adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Annelik Sanatı
 501

Annelik Sanatı

Tanıtım

Kadın yalnızdır aslında… Eşi olsa da, çocukları bulunsa da… Sevincinde yalnız… Ağlamalarında yalnız… Çocukluğunda yalnız, genç kızlığında yalnız… Çaba içindedir herkes, ondan bir şeyler koparmak için… Kimi sevgisizliğinin doyurucusu gibi tanır onu… Kimi yalnızlığının gidericisi gibi… Ve belki karşılıksızlığından olsa gerek, verdiği "iyi eder" insanı…

Bu kitabın adı her ne kadar Annelik Sanatı olsa da; aslında kadınların eşleri için yazıldı... Annelerin çocukları için… Bir annenin yalnızlığının derinliğini görmek... Ona gerçekten "eşlik" etmek… Ona eşlik ederken, onunla iyi olmak isteyenler için yazıldı… Bir kadının öfkesinin çocuksu zayıflıklarını örtme çabası, kızgınlıklarınınsa artık bunaldığının işareti olduğunu fark etmek isteyenler için yazıldı… Ve belki kendinin nasıl bir anne olduğunu aynada görmek isteyen anneler için yazıldı…

 

İçindekiler

Önsöz ……………………………….……………………………………………...........13

Birinci Bölüm

ANNELER NEDEN ANNELİK YAPAMAZ? …………………………………….......15
Bir sanattır annelik ……………………………………………………...…......................17
Çocuk terbiyesinde iyi niyet ve şefkat yeterli değil mi? ………………………………... 18
Çocuk terbiye etmek, orkestra şefliği yapmaya benzer ………………………………….18
Annenin taşıma kapasitesi ne kadardır?………………………………………………......19
Sırtında taşıdığı yükler, annenin annelik yapmasına engel olur ……………………….…20
Annenin kendisiyle tanışması……………………………………………………………..21
Peki, anne kendisini nasıl tanıyabilir?…………………………………………………….22
Annenin kendini tanıma rehberi…………………………………………………………..23
    1. Annenin yaşama sevinci var mı?……………………………………………….........23
    2. Anneye, annelik statüsü verilmiş mi?……………………………………………..…27
    3. Anne çocuğunu diledjği gibi terbiye etme özgüllüğüne sahip mi?…………………..28
    4. Anne ilk dört yaşına kadar annesinden uzun süreli ayrı kalmış mı?............................29
    5. Anne inançlı mı?…………………………………………………………………......30
    6. Anne şiddetin hâkim olduğu bir ailede mi yetışti?…………………………………...31
    7. Anne geçmişte herhangi bir taciz veya tecavüz yaşamış mı?………………………...32
    8. Anne, aileden yeterince destek alıyor mu?…………………………………………...33
    9. Anne isteyerek mi çocuk sahibi oldu?………………………………………………..35
   10. Anne, çocuğu benimsemiş mi?……………………………………………………....35
   11. Anne, eşini seviyor mu, benimsemiş mi?………………………………………….....37
   12. Anne, eşi tarafından seviliyor mu, benimsenmiş mi?………………………………...38
   13. Annenin sanal bağımlılığı var mı?……………………………………………………39
   14. Anne sigara, alkol ve uyuşturucu kullanıyor mu?………………………………….....40
   15. Annenin yeterince sosyal yaşantısı var mı?…………………………………………...42
   16. Anne kişisel karakter olarak hırslı ve öfkeli mi?……………………………………...42
   17. Anne çocuk terbiyesinde bilinçli mi?…………………………………………………43
   16. Anne kendi merkezciliğinden çıkabilmiş mi?………………………………………...44
   19. Annenin cinsel yaşantısı normal mi?………………………………………………….45
   20. Annenin empati yeteneği var mı?……………………………………………………..46
   21. Anne yeterince uykusunu alabiliyor mu?……………………………………………...47
   22. Annenin yemek düzeni var mı?………………………………………………………..49
   23. Annenin gün planlaması var mı?………………………………………………………50
   24. Annenin hâlâ enerjisi var mı?………………………………………………………… 51
   25. Anne yeterince hareket ediyor mu?…………………………………………………....52
   26. Annenin kariyer planı var mı?………………………………………………………....52
   27. Annenin fiziksel bir rahatsızlığı var mı?……………………………………………....54
   28. Anne ekonomik olarak rahat mı?……………………………………………………...54
Üzerinizdeki yük tablosu…………………………………………………………………....56
   Cevaplar nasıl değerlendirilmelidir?………………………………………………………57
   9 puan ve üzeri yük: “Kriz’’……………………………………………………………….57
   7-8 puanlık yük: ‘Kritik dönem”………………………………………………………… .58
   5-6 puanlık yük: ‘Problem”………………………………………………………………..60
   4 puanlık yük: “Anormallik başlangıcı”…………………………………………………...62
   2-3 puanlık yük: “Dikkat, dengeler bozulabilir!”…………………………………………..63
   1 puan ve daha az…………………………………………………………………………...65
Taşıma kapasitesinin üzerinde yük taşımak, kısır döngünün başlangıcıdır………………......66

İkinci Bölüm

ANNENİN ÇOCUĞUNU TANIMA SÜRECİ ………………………………………..........73

Çocuğun tanınması………………………………………………………………………..…..75
Yetişkinlerin üzerindeki çocukluk dönemi izleri………………………………………….......76
Anne kendi “ben”liğinden sıyrılmadıkça çocuğunu tanıyamaz………………………….........81
Bencil anne yoktur; ama…………………………………………………………………….....81
Benmerkezci anne ile bencil anne arasında ne fark vardır?........................................................81
Peki, anne neden çocuğunu yok ederek kendini çocuğunda yaşatır?…………………........….83
Benmerkezci annelerin elinde izzet savaşı veren çocuklar……………………………......…..85
Hayvan terbiye eder gibi insan terbiye edilmez ki!……………………………………............87
Anne çocuğuna verdiği zararı fark etse bile……………………………………………...........90
“Ne derler?” diye çocuk terbiyesi, çocuğu tanımaya engeldir…………………………...........93
“Herkes mi yanlış yapıyor?” yargısı, çocuk tanımaya engeldir………………………….........94
“Gerçek ben” ve “sahte ben”li çocuklar…………………………………………………........95

ÇOCUKLUK DÖNEMİ (0-7 YAŞ)……………………………………………………........98

0-4 yaş çocukluğun gücü    ……………………………………………………………….......98
Doğal annelik yeterli…………………………………………………………………….........99
Bu dönemde çocuğun ihtiyaçları anında giderilmelidir………………………………..........104
0-4 yaş döneminde çocuğun güven duygusuna ihtiyacı………………………………......…105
Çalışan anneler ve çocukluk dönemi ihtiyaçları……………………………………...….......107
İhmal edilmiş çocukluk sendromu……………………………………………………...........110
Davranış kodu nedir?…………………………………………………………………….......112
Çalışan anneler bakıcı tutmasın mı?……………………………………………………........113
0-4 ila 4-7 yaş dönemi arasındaki farklar………………………………………………........114

4-7 YAŞ GRUBU ÇOCUKLAR……………………………………………………….......120

Çocuğa kurallar nasıl öğretilir?………………………………………………………...........121
Kural, çocuk tarafından içselleşmişse kuraldır……………………………………....…........121
    1. Çocuk sadece kendisi için konulmuş kuralları dinlemek istemez……………………...122
    2. Kurallar çocuğun gerçekleriyle uyum içinde olmalıdır………………………………...124
    3. Kurallar rastgele zamanda ve rastgele yerde öğretilemez……………………………....125
    4. Çocuk ikna olmaktan hoşlanmaz………………………………………………………..127
    5. Kurallar gerçekçi ve samimi olmalıdır………………………………………………….128
    6. Bir kurala uyma, başka bir şarta bağlanmamalı………………………………………....129
Sosyalleşme ihtiyacı……………………………………………………………………..........130
“Kal” ile değil, “hal” ile terbiye………………………………………………………............132

7-14 YAŞ DÖNEMİ……………………………………………………………………….....133

Metafizik varlıklara ait sorular ………………………………………………………….........135
Yedi yaş grubu çocuklar artık “efendi” olur……………………………………………..........137
Sosyal çevreye katılım……………………………………………………………….…..........138
7-14 yaş çocukları ve “yalan”……………………………………………………….…...........140
Ahlakî eğitim…………………………………………………………………………….........142
Ön ergenlik……………………………………………………………………….……...........143

14-21 YAŞ ERGENLİK DÖNEMİ………………………………………………..…..........144

Erkek çocuk suçluluk psikolojisine girer………………………………………………..........145
Kız çocuk, anneye ihtiyaç duyar…………………………………………...…………........…145
Ergen çocuk eleştirilere tahammül göstermez…………………………………………..........146
Ergen çocuk her an yoldan çıkmaya hazırdır…………………………………...…….......….147
Ergenlik, bir problem dönemi değildir……………………………………..………….......…148

Üçüncü Bölüm

AİLE İÇİNDEKİ ROL KARMAŞASI VE ÇOCUĞUN ANNE BABA İHTİYACI……………………………………………………………………………….....153

Anne-baba aile içinde hangi rolü oynuyor?…………………………………………….....155
Aile bireyleri rollerini biliyor mu?……………………………………………………...…156
Baba olmadan anne, annelik yapabilir mi?……………………………………………......157
Neden anneler, babalık yapamaz……………………………………………………….....160
Baba, ailede “otorite temsilcisi”dir…………………………………………………...…...162
Anne, ailede “stabilizatör”dür………………………………………………………….....164
Çocuğun dünyası anneden ayrı, babadan ayrı beslenir……………………………..….....167
İyi bir baba olmanın metodu: İstişare………………………………...…………………...170
    1. İstişare, vakti sabit olan bir gün ve saatte yapılır…………………………………....170
    2. İstişare belli bir ciddiyeti gerektirir………………………………………….…........171
    3. İstişarenin bir yöneticisi olmalı……………………………………………………...173
    4. İstişareye katılım belli bir yaşı gerektirir………………………………………….....174
    5. İstişarede kararlar oy birliğiyle alınır………………………………………………...175
    6. İstişare aile sorunlarının çözüm adresi olarak bilinmelidir………………………...…175
    7. İstişare, çocukların statü kazandığı yerdir………………………………………….....176
    8. İstişare masası, kavga edilecek yer delildir………………………………………...…177
    9. İstişarede alınan kararlar bir deftere yazılmalıdır…………………………………......177

Dördüncü Bölüm

ÇOCUK TERBİYESİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?…………………............179
Çocuk terbiyesi nedir?……………………………………………………………................181
İyi eğitim almak, iyi terbiye olmak demek değildir    ………………………………….......183
Çocuk terbiyesinde hedef nedir?…………………………………………………….….......183
Terbiye ve eğitimdeki temel fark nedir?………………………………………………........184
Referans aldığınız değerler nelerdir?……………………………………………….…........185
Normal mi anormal mi?……………………………………………………………….........186
Kime göre normal, kime göre anormal?……………………………………………..…......187
Çocuklar neden aile içindeki normlarla çatışırlar?……………………………………........190
Çocuğunuz küçükken neredeydiniz?…………………………………………………….....191
Anormal davranışlar, çocuğun dünyasına giren yeni “birileri”yle gün yüzüne çıkar………………………………………………………………………............................192
Çocuğun, ailenin değerlerini terk ediş süreci nasıl yaşanır?………………………..............194
    1. Çocuğun aile içinde Kendi yerini bulamaması……………………………………......194
    2. Çocuğa aile içinde statüsünün verilmemesi………………………………………...…196
    3. Çocuğun anne babayı samimi ve güvenilir bulmaması…………………………….....197
    4. Çocuk ile anne-babanın beklentilerinin çatışması…………………………………......199
       a. Gerçekçi olmayan beklentiler……………………………………………………..…200
       b. Hayallere ve uhdelere çocuğun alet edilmesi………………………………………..201
       c. Çocuktan onayı alınmamış beklentiler……………………………………………….201
       d. Çocuğun beklentilerine ailenin ilgisiz kalması……………………………………....202
    5. Anne babanın ebeveynlik statüsünü kaybetmesi…………………………………….....203
    6. Çocuğun yaşından büyük olaylarla erken yaşta tanışması……………………………..204
    7. Aile ile çocuk arasındaki ergenlik dönemi doku uyuşmazlığına
vaktinde çözüm üretilememesi……………………………………………………………....204
    8. Aile içindeki iletişimin sağlıksız yürümesi…………………………………………….205

 

Önsöz

Annelik, hiçbir şeye benzemez; ne baba ne amca ne de teyze olmaya… Yorucu, yıpratıcı ve kendini yaşamaktan vazgeçirici bir tercihtir anneliktir…

Bir bahçıvan sabrıyla gül dikmek ve dikilen o gülün başında yılmadan, yorulmadan beklemektir “annelik sanatı”… Onu yağmurdan korumak… Doludan sakınmak… İlkbaharda budamak… Yaz sıcağında sulamak… Kışın “Solacak mı acaba?” diye endişe etmektir…

Böylesi hassas bir işin başındaki anne ne kadar rahat ve huzur içindeyse o anneden yetişen güller de o denli güzel ve huzur verici olacaktır. Eğer anne, rahat ve huzurlu bir ortamda değilse, bir çocuk gibi tersleniyor ve azarlanıyorsa, eşiyle bir türlü bitmeyen sorunlar içinde, boğulacak gibi oluyorsa, bir yandan kayınvalide bir yandan görümceler bir yandan da tam olarak güven duyamadığı dost ve akrabalar arasında varlık mücadelesi veriyorsa, ötesinde “Acaba bir teselli olur mu?” diye beklediği eşini de yanında hissedemiyorsa tabii ki onun elinde yetişen güllerin rengi solgun, çiçeklerin boynu bükük olacaktır; tıpkı kendisi gibi…

Ve gariptir annelerden hep “anne gibi anne olma”ları beklenir ve anneye verilen her bir nasihatte, “Anne dediğin fedakâr olmalıdır” denir ve ilave edilir: “Anne dediğin kendi hayatını yaşamamalıdır. Eşinin ailesine saygıda kusur etmemelidir. Evini çekip çevirmelidir. Çocuklarına gözü gibi bakmalıdır.”

Peki; anne insan değil mi? Bunca şeyi tek başına mı yapmalıdır yoksa annenin yanında ona “eş”lik edecek bir de baba mı olmalıdır? Anneye, bir anne şefkatiyle sahip çıkıp “kızım” diyerek kanatlarının altına alacak bir kayınvalide gerekli değil midir?

Annenin sığındığı dualar başına yıkılıyorken, teselli beklediği simalar kendine kaş çatıyorken, parmak sallıyorken o anne ne kadar annelik yapabilir ki?

İşte bu KITAP, bir yandan “Annelik Sanatı” nın nasıl olacağını, bir gül fidanının nasıl çapalanıp, nasıl sulanacağını anlatırken bir yandan da annenin annelik yapmasına tesir eden tüm faktörleri ele alıyor…

Bu KITAP sadece anneler için değil, annelere “eş” lik etmek isteyen babalara yönelik olarak da hazırlandı…Umarız; hem anneler hem de annelerin yanında bulunan herkes için faydalı olur…Bir annenin dünyasına doğru iyi seyirler dileğiyle…

 

1.ANNELER NEDEN ANNELİK YAPAMAZ?

Hiçbir anne "Acaba ben iyi bir anne miyim?" diye tereddüt etmemelidir. Bütün anneler, bir anne kadar şefkatli, bir anne kadar koruyucu, bir anne kadar sevgi doludur... Yeryüzünde hiçbir anne, çocukları için kendini feda etmekten bir an bile tereddüt etmez. Korkak bir anne tavuk bile civcivlerinin tehlikede olduğunu hissettiğinde, ölümü göze alıp yavrularına göz diken tehlikeye karşı baş kaldırmıyor mu? Korkak bir tavuk bile yavrusuna karşı şefkat taşıyorsa ve taşıdığı şefkat onu kahramanca yavrusunu korumaya itiyorsa bu satırları okuyan bir anne nasıl olurda çocuğuna karşı "Ben iyi bir anne miyim?" diye tereddüt taşır ki?

Peki, anneler çocuklarına karşı, bu kadar iyi niyetli ve şefkatli oldukları halde, çocuk terbiyesi neden çok defa hayal kırıklıklarıyla sonuçlanıyor? Terbiyede iyi niyet ve şefkat yeterli değil mi? Bal kokulu şefkat ağacı annelerden nasıl oluyor da zehirli meyveler yetişiyor? Acaba nerede hata yapılıyor da bir zamanların mis kokulu bebekleri, anne babasına kan kusturacak kadar vicdansız olabiliyor?

-Annenin çok iyi niyetli bir anne olması çocuğun iyi yetişmiş bir çocuk olması için yeterli değildir.

-Çocuk terbiyesinin en önemli faktörlerinden biri annenin kendi içine doğru derinleşmiş ve kendisi ile tanışmış olmasıdır.

-Birçok anne, sırtında taşıdığı yüklerin verdiği sıkıntıdan dolayı çocuğuna karşı hoşgörüsüz davranmaktadır.

-Babanın doğumdan hemen sonra duygusal olarak annenin yanında bulunması bir anne için oldukça önemlidir.

-Çocuk terbiyesinin en önemli unsuru yaşama sevincidir.

-Anne çocuğuna fena muamelede bulunurken çoğu defa “hak etmese dövmem” diye kendisini savunur. Halbuki…

-Hayatı olduğu gibi kabul etmek, annenin yaşama sevincini artırır.

-Bir anneye yapılacak en büyük eziyet, ona annelik statüsünün verilmemiş olmasıdır.

-Bir annenin, annelikten en hoşlandığı durumlardan biri de çocuğuna karşı kendini sorumlu hissettiği anlardır.

-Çocuklarını yetiştirmeye çalışan bir anneye, aşırı müdahalede bulunmak, annenin annelik yapma becerisini zedeler.

-Çocukluk yıllarında şiddet görerek yetişmiş anneler, maalesef kendi çocuklarına karşı şiddet uygulamaktadır. Çünkü şiddet, psikolojik bulaşıcılık taşır.

-Çocuğa yönelen psikolojik ve duygusal şiddet, çocuğun ruhunda en az fiziksel şiddet kadar derin izler bırakmaktadır.

-Geçmişte yaşanılan hiçbir şeyden dolayı, bütün bir ömür harap edilmemelidir.

-Annenin çocuk sahibi olmaya hazır olması, annelik yapabilmesi açısından çok önemlidir.

-Anne, kendisini anne olduğuna inandırmakta zorluk çekiyorsa çocuğunu benimsemesi zordur.

-Bütün anneler, eşleri tarafından bir eş olarak sevilmek ve kabul görülmek ister.

-İnternetteki sanal sohbetler ve arkadaşlıklar, günümüz anneleri için en sinsi tehlikelerden biridir.

-Annelik, zayıf refleksle yapılabilecek bir görev değildir.

-Anne, genç kızlık dönemindeki gibi sosyal hayatını devam ettirmekte ısrar ederse kendisine ve çocuğuna zarar verebilir.

-Anne adım adım bilinçlendikçe adım adım üzerindeki yükten kurtulur.

-Anne “ben” merkezcilikten çıkamamışsa büyük bir ihtimalle, çocuğunu kendi hayatını zorlaştıran bir etken olarak görüyordur.

-Bir çocuğun duygularını en iyi şekilde hissedebilen kişi anne, bir çocuğu en iyi şekilde anlayabilen kişi de çok defa babadır.

-Uykusuzluğun verdiği psikolojik baskı altında gününü devam ettiren bir anneden, sağlıklı kararlar ve davranışlar beklenemez.

-Bilinçsiz rejim yapan bir annenin saldırgan ve daha olumsuz olması kaçınılmazdır.

-Düzensiz bir hayat, annenin istediği gibi bir annelik yapmasına engel teşkil edecektir.

-Düzenli spor yapan bir annenin psikolojisiyle, vücudunu hiç çalıştırmayan bir anneninki arasında ciddi fark vardır.

-Birçok anne kariyer planlamasında çocuklarının negatif tesiri olduğunu düşünmektedir.

-Bireyselci toplumlarda, ailenin maddi durumunun yetersizliği, yaşantıyı doğrudan bozar.

-Annenin gereksiz yere bağırmalarının veya hırçın davranışlarının altında yatan; üzerinde taşıdığı yüklerdir.

-Anne, üzerindeki yüklerle çocuk terbiyesinde başarılı olamaz.

-Annenin kendi iç dünyasına bilinçli gözlemler yapması ve bu gözlemlerde elde ettiği kırık noktaları düzeltmek için çaba sarf etmesi oldukça önemlidir.

-Sahiplenme bağı, anneye çocuğunun üzerinde istediği gibi tasarruf hakkının olduğunu düşündürür.

-Hiçbir anne çocuklarının üzerinde bir “sömürü bağı” kurmamalı ve onları kendi “malı” gibi görmemelidir.

-Annelerin çok defa çocuklarını durdurmak için kullandıkları yöntemin masum(!) adı, “ceza” dır…

-Annenin asıl problemi bulunmadıkça ve asıl problemin çözümünde destek olunmadıkça çocuklarına karşı sergilediği hırçınlık ve şiddet eğilimli davranışların da son bulması oldukça zordur.

-Çocuk, anne babanın vesilesiyle dünyaya gelmiş olsa da ayrı bir yaşam hakkına sahiptir.

 

2.ANNENİN ÇOCUĞUNU TANIMA SÜRECİ

Peki, annenin kendisini tanıması ve nasıl bir ortamda çocuk yetiştirdiğini fark etmesi yeterli midir? Cevabımız, tabii ki "Hayır" olacaktır. Zira çocuk terbiyesinin ana unsurlarından biri de çocuğun tanınmasıdır. Yani sahip olunan çocuk, tanınmadan "çocuk terbiyesi" olmaz... Kucağında tuttuğu yavrusunun hangi özelliklere sahip olduğunu bilmedikçe, gözlem yapma yeteneğini geliştirmedikçe ve çocuğunun gelişim dönemleri içinde nasıl davranacağını öğrenmedikçe annenin çocuk terbiyesinde başarılı olması oldukça zordur. Bu nedenle çocuk terbiyesinin üç önemli unsurundan bahsetmekte fayda var. Bunlardan biri annenin bilinçlenmesi, diğeri çocuğun tanınması ve üçüncüsü de çocuk terbiyesinde kullanılan metotların doğru olmasıdır.

Her bir yetişkin bir zamanlar çocuktur. Yaşanan o çocukluk dönemi, artık hatırlanması imkansız hatıralar arasında, bilinçaltındaki çelik kasanın içinde, sır gibi saklıdır. İşte o sır dolu çelik kasanın içindeki bilgilerden dolayı bugün yetişkinler böyledir. Nasıl ki her bir insanın kaşı, gözü DNA’sında gizlidir; o minicik DNA’lar koca bir insanın bütün şifrelerini barındırmaktadır; çocukluk yıllarında yaşanan bütün olaylar da DNA şifreleri gibi insan davranışlarının temel kodlarını oluşturmaktadır…

-Çocuk terbiyesinin üç önemli unsuru vardır. Bunlardan biri annenin bilinçlenmesi, diğeri çocuğun tanınması ve üçüncüsü de çocuk terbiyesinde kullanılan metotların doğru olmasıdır.

-İnsan şuan üzerinde taşıdığı anlamsız davranışlarının birçoğunu daha çocukluğunun o güçsüz ve çaresiz dönemlerinde yediği darbelerin acısı ile kazanmıştır.

-Her anne yanı başında büyüyen çocuklarının çocukluk dönemini, bir baykuş ciddiyetiyle takip etmeli ve önemsemelidir.

-Anneyi çocuğuna karşı “kör” eden şey, annenin kendi “ben” liğidir.

-Benmerkezci bir anne çocuğuna çok tutkundur. Çocuğunu çok sever. O yüzden farkında olmadan her şeyi çocuğunun adına düşünür. Onun adına karar verir.

-Benmerkezci anne, çocuğunun kendisinden habersiz adım atmamasını sağlar.

-Çocuklarına tarafsız gözle bakamayan bir anne, çocuklarını tanıyamaz.

-Günümüz annelerinin en büyük yanılgısı, “farkında olmadan” çocuk terbiyesinde hayvan terbiye usullerini kullanmalarıdır.

-Çocuk cezayla değil; vicdani kabulle ve ruhuyla terbiye olur.

-Hayvan terbiye eder gibi insan terbiye etme usulleri uygulanan evin içinde gün boyunca anne yorgun ve çaresiz, çocuk hırçın ve arsız olur.

-Annenin üzerindeki yükler, tadıyla annelik yapmaya engeldir.

-Birçok anne, dikkat etse çocuğuna karşı kullandığı pek çok yöntemin aslında annesinden kendisine miras kaldığını fark edecektir.

-Anne farkında olmasa da çocuklarına kendi annesinin gözüyle bakmaktadır.

-Günümüzde anneler, fıtri bir anne-çocuk ilişkisi yaşamak yerine “Etraf ne der?” diye suni bir anneliğe mecbur bırakılmaktadır.

-Bir annenin çocuğunu tanıyabilmesi için kendi hallerinin farkına varması gerekir.

-Çocuk, kendi ruhuna bir saldırı hissederse kendi dünyasını çevresine sergilemekten vazgeçer.

-Çocuk 0-4 yaş arasında karşı konulmaz bir öğrenme arzusuyla, hedefine doğru yönelir.

-Anne, çocuğunun ruhen sağlıklı olmasını istiyorsa onun içinden gelen öğrenme isteğinin önüne geçmemelidir.

-Bir çocuğun dört yaşına kadar en önemli işi, eşyalarla olaylar arasındaki ilişkileri kavramaya çalışmaktır.

-Çocuk öğrenmeye yönelmişken annenin engelleyici veya yasak koyucu tutumu çocuğu hırçınlaştırır ve öfkelendirir.

-0-4 yaş dönemi evresinde annenin en önemli görevi, çocuğunun ihtiyaçlarını anında gidermek ve onun öğrenme sürecinin önüne asla geçmemektir.

-Anne, gereksiz korkulara kapılmadan, çocuğunun tüm ihtiyaçlarını anında hissetmeli ve bu ihtiyaçları koşulsuz bir sevgiyle yerine getirmelidir.

-Çocukluk döneminde güven bunalımı yaşayan çocuk, yetişkinlik döneminde de her an tedirgin ve çevresine karşı güvensizdir.

-Çalışan bir anne her ne kadar çocuğunun kendisine ihtiyaç duymadığına kendisini inandırsa da vicdanı rahat değildir.

-İhmal edilmiş çocukluk sendromu geçiren çocuk, genellikle içe kapanır.

-Bakıcı kadın sendromu bir aileyle çocuk arasında sözel olmayan iletişimin darbe yemesine sebep olur.

-Bir annenin ilk dört yılda bebeğini terk etmemesi gerekir.

-0-4 yaş döneminde çocuklar, önlerine engel çıkartıldıkça “mızmız” ve “inatçı” olur…

-Çocuk 0-4 yaş döneminde kendi ruhunu doyasıya yaşamalıdır.

-“Yapma” ikazı çocuğa bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir.

-Anne kalabalık cümlelerle, anlaşılması zor ifadelerle çocuğun zihnini yormamalıdır.

-Bir annenin en korktuğu şey “söz dinlemeyen çocuk” tur.

-Çocuklar dört yaşına kadar kuralları anlamaz ve gereksiz bulur.

-Çocuk terbiyesinde ana unsur, çocukla çatışmadan çocuk terbiyesidir.

-Çocuğuna sosyal yaşam kurallarını öğretmeye çalışan bir anne, aceleci olmamalıdır.

-Çocuktan yapabildiğinin ötesinde bir şeyler beklemek gerçekçi olmaz.

-Çocuğunun gerçeklerinden uzak beklentiler kuran anne, her zaman hüsran içindedir.

-Çocuk, yaşam kurallarını hissederek öğrenmelidir.

-Hiçbir çocuk, kendisinin konuya ikna edilmesinden hoşlanmaz.

-Annelik ve sevgi hiçbir şarta bağlanmamalı, çocuklardan beklenilen davranışlar hiçbir şarta bağlanarak istenmemelidir.

-Çocuk; aile içinde kendisi gibi düşünen, kendisi gibi şımaran bir kardeşe ihtiyaç duymaya başlar.

-Çocuk, kardeşleri varsa sosyal hayatta kendisini güçlü hisseder.

-Bir annenin asla yapmaması gereken davranışlardan biri, başkalarının arkasından konuşmaktır.

-Yedi yaş grubu çocuklar, artık neyin somut neyin soyut olduğunu kavrama aralığındadır.

-Anne, çocuğun sorduğu sorulunun cevabını bilmiyorsa cevabı biliyormuş gibi yapmamalıdır.

-Yedi yaş, çocuk gelişimi açısından oldukça önemlidir. Çünkü bu yaşta artık çocuklar minik yetişkindir.

-Çocuğun sosyal çevrede olup bitenlere ilgiyle yaklaşması, anne baba tarafından çok ciddiye alınmalıdır.

-Anne, çocuğun hata yapmasına fırsat verebilecek olgunluğa sahip olmalıdır.

-Ergenlik, çocuktaki yetişkin ruhun ortaya çıkış aşamasıdır.

-Ergen çocuk, anne babasıyla anlaşamaz değil de genelde anne babalar, ergen çocuklarıyla anlaşamazlar.

-Ergen çocuğu olanları bekleyen en önemli tehlike “kötü örnek olan insan” dır.

-Ergenin bir teselliciye her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.

-Ergene illaki bir şey öğretilmesi gerekiyorsa bu, tartışma ortamından uzak bir atmosferde olmalıdır.

 

3.AİLE İÇİNDEKİ ROL KARMAŞASI VE ÇOCUĞUN ANNE BABA İHTİYACI

Annenin kendisini tanıması ve kendi davranışlarını bilinçli bir şekilde sergiliyor olması, çocuk terbiyesinde yeterli midir? Tabii ki hayır. Her ne kadar anne, sırtında geçmişten kaynaklanan yükleri indirse de çocuğuna davranışları çok olumlu ve bilinçli olsa da çocuk terbiyesi, sadece anneyle bitecek bir konu değildir. Aile içinde çocuk terbiyesinin iki başrol oyuncusu vardır. Biri anne, diğeri de babadır.

Anne çok sağlıklı ve bilinçli olmasına karşın baba, annenin yaptığı her şeyi yıkıp geçiyorsa ne olacak? Ya da annenin çocuğuna aktardığı, kendi değerlerini, ahlak kurallarını ve düzenli davranış kalıplarını bir çırpıda yerle bir ediyorsa ne olacak?

-Günümüz hayat şartları anneyi, hem annelik hem de babalık rolünü yapmaya zorlamaktadır.

-Babanın ihmalinden boşalan babalık görevini de anne yapmaya kalkarsa o evin içi “kaos” a döner.

-Baba olmadan annenin annelik yapması oldukça zordur.

-Otoriter olmak, asla zor kullanmak, asık suratlı ve sert yapılı anlamına gelmemelidir.

-Babanın aile içindeki otoritesini kullanamaması sorunlu bir aile yapısının oluşmasına neden olur.

-Babanın “doğal otorite” olmasının onayını “anne” vermektedir.

-Sevgi, bir ihtiyaçtır. Çocuk, annesinin esirgediği sevgiyi, dış dünyada aramaya başlayacaktır.

-Çocuk babadan kaçtığında, anne sevgi dolu kucağını açmalıdır.

-Baba ilgisinden mahrum kalan erkek çocuklarda kararsızlık, kuralsızlık ve iradesizlik gözlenir.

-Baba ilgisinden mahrum kalan kız çocuklarda huzursuzluk, hırçınlık ve sığınma ihtiyacındaki doyumsuzluk gözlenir.

-İstişaresiz aile, aile olmanın en önemli özelliğini taşımıyor demektir.

-Aile içindeki istişarenin gün ve saati, her fert tarafından bilinmeli, gün ve saat sabit olmalıdır.

-İstişareyle çocuklar, seviyeli bir şekilde fikir alışverişinde bulunmayı yaşayarak öğrenir.

-İstişare masası, ailede herkesin kendi değerini en iyi gördüğü yer olmalıdır.

-Aile istişareleri, ailenin en ciddi mekanizması olarak görülmelidir.

 

4. ÇOCUK TERBİYESİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Bir anne “Ben çocuğumu saygılı, ahlaklı ve dürüst olarak eğitmek istiyorum” diyorsa bu annenin çocuk eğitimi diye kastettiği şey aslında çocuk terbiyesidir. Anneler çok defa farkında olmadan “çocuk terbiyesi” yerine “çocuk eğitimi” kelimesini kullanmaktadır.

Peki çocuk eğitimi ile çocuk terbiyesi arasında ne fark vardır? Çocuk eğitiminde, genellikle ahlaki kural ve değerler ön planda değildir. Halbuki çocuk terbiyesinde, çocuğu eğitmek için kullanılan yol ve yöntemlerde, sosyal kabul görmüş değerlerden, ahlak, din, kültür gibi değerlerden referans alınır.

-Eğitim, belirli bir konuda bilgi, beceri ve tecrübe kazandırmaya denilir.

-İyi eğitim almış çocuk, iyi terbiye almış demek değildir.

-Birçok aile, normlara kaynak olarak kendi dini değerlerini veya mahalli kültürlerini esas almaktadır.

-Çocuklarıyla çatışma yaşamak istemeyen bir ailenin normları, dünyanın her yerinde değişmeyecek karakterde olmalıdır.

-Normal denilen şey, din, ahlak, evrensel kabul görmüş değerler içinde yerini alır.

-Çocuğun öğrenmeye çalıştığı konuyla, ailenin öğretmeye çalıştığı konu çelişirse aile kendi normlarını aktarırken sorunlar yaşar.

-Çocuk, başka bir grubun içinde kendini daha iyi ifade edebiliyorsa yavaş yavaş o grubun “norm” larını kabul edecektir.

-Çocuk, biyolojik ve psikolojik olarak anne ve babadan bağımsız bir bireydirÇocuk, ailenin içinde kendi duygularını tam bulamadığı için çok defa, kendisini anlayan birilerine ihtiyaç duyar.

-Çocuğa hak ettiği dönemde, hak ettiği statünün verilmemesi, onu evden ve evin sahip olduğu değerlerden uzaklaştırır.

-Çocuklarının vicdanında yalancı, çıkarcı ve samimi olmayan kişilerin yer edinmesi çok zordur; bunlar anne baba bile olsa.

-Çocuk, vicdanındaki normları, normlar değerli olduğu için değil, anne baba değerli olduğu için kutsal kabul eder.

-Çocuklar, anne babalarınkini değil, kendi hayallerini gerçekleştirmeye çalışırken daha mutludurlar.

-Anne babaların beklentileri çocuk tarafından onaylanmamış ve kabul görmemişse bu, anne babaları hayal kırıklığına uğratabilir.

-Anne babanın statü kaybı çocuğun anormalleşme sürecini hızlandırır.

-Ergenlik döneminde yaşanan sorunlar, çocuğun anormalleşme sürecine katkı sağlar.

 

Önceki Kitap
Aile İle Bağlanma Aidiyet
Sonraki Kitap
Çocuk Deyip Geçmeyin

Yorumlar

Yorum Yap!