adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Boş bir parkın düşündürdükleri
 379

Boş bir parkın düşündürdükleri

Bomboş bir parkın salıncağında dalgın düşüncelerle sallanırken buldum kendimi.

Uzunca zamandır çocuklarım için bir spor dalı seçmeye çalışıyorum. Erkek oldukları için futbola çok meraklılar. Ancak ülkemizdeki futbol taraftarlığı “cinnet” noktasına geldiği için, göz göre göre böylesi bir spor dalını çocukların önüne “işte imkân” diye sunmaya içim elvermiyor.

Kendim de aslında millî maçlar haricinde pek de ilgili değilimdir futbola. Futbola karşı soğuğum. Ya da daha doğru bir ifadeyle, futbol adına yapılan kavga ve gürültüler, maç sonrası sıkılan maganda kurşunları soğuttu beni bu güzelim spordan.

Ellerinde satırlarla karşı takımın formasını taşıyan kişilere düşmanlık besleyen bir spor dalını çocuklarıma “Tara ta taam! Sizi futbol kulübüne yazdırsam ne dersiniz?” diye sunmam doğru olmazdı.

Avrupa’da aileler çocuklarına belli yaşlarda spor imkânı sunmayı bir ebeveynlik görevi olarak görürler. Ancak spor dalları da kendi içinde ikiye ayrılır: Temel kazanım sporları ve ayrıcalıklı sporlar.

Yüzme bir temel kazanım sporudur ve örneğin Hollanda’da her çocuk 5 yaşından itibaren yüzme eğitimi alır. Bu sporu teşvik için belediyeler her semtte modern yüzme havuzları inşa etmiştir. Hafta içinde belli saatlerde kadınlar, belli saatte yaşlılar, engelliler ve çocuklar yüzme havuzlarını kullanırlar.

İlkokula başlayan bütün çocuklar “diplomalı” iyi bir yüzücüdür. Bu zaten her çocuğun temel spor dalı olduğu için aileler çocuklarının yüzme bilmesini bir kazanım olarak değerlendirmezler. Asıl kazanım, çocukların kendi karakterlerine uygun “ayrıcalıklı” bir spor dalı seçmeleri ile oluşur.

Örneğin, çocuklar vardır, “artistik paten” yapar. Çocuklar vardır “golf” oynar… Çocuklar vardır “binicilik eğitimi” alır... Çocuklar okul çıkışlarında ülkemizde olduğu gibi “delice bir ödev yapma telaşı” içinde evlere kapanmazlar, sokaktadırlar veya bir spor dalının eğitimini alıyor olmanın keyfi içinde sırt çantaları ile yollarda kaygısızca yürüyorlardır…

Sadece spor mudur çocuğun kazanımı? Tabii ki hayır, aileler çocuklarına bir sanat kazanımı için de kendilerine görev biçmişlerdir. Kimisi resim, kimisi müzik, kimisi drama eğitimi almanın keyfi ile yaşama hazırlanırlar.

Ama zannetmeyin ki bunca şey çocuğun sırtına yük olur… Olmuyor, çünkü bu kazanımlar bir baskı ve zorlama ile değil, doğal yaşam içinde gerçekleşmektedir…

Örneğin, çocuklar erken yaşlarda bir yaşam tarzı olarak dil öğrenirler. Ve her Avrupalının ikinci ana dili İngilizcedir. Sonra İspanyolca veya Fransızca üçüncü bir dil olarak öğrenilir gider… Çok özel bir durum değildir insanların üç dil bilmesi. Çünkü eğitim bir bütüncül yaklaşım içinde çocuğa dil öğrenme zeminini sunmaktadır…

Örneğin TELEVIZYONda filmler orijinal dilinde yayımlanır ve alt yazılıdır… Çocuklar film izlerken hem “duyarak” dil öğrenirler hem de altyazı okuyarak okuma alışkanlığını geliştirirler…

Eğitim, yaşamın doğal akışı içinde zorlamadan devam eder…

Bunlar bir hayal değil. İşte orada yaşıyor bu insanlar, gidip bakın…

Tabii ki bütün bunların bir “hokus pokus” hareketiyle ülkemize gelmesi zor. Ve biliyorum ki ülkemizde de iyi şeyler yapılmak isteniyor. Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bütün eleştirilere rağmen iyi bir şeyler yapmak için ciddi çaba sarf ediyor ama eski eğitim sistemi ile yetişmiş kişilerin yeni bir eğitim sistemi inşasının imkânsız olduğunu görüyorum...

Belki biraz sabretmek gerek, onu da biliyorum. Ama acelem var, çünkü çocuklar büyüyor… Ne bir ikinci dil öğreniyorlar ne kişilik geliştirici bir sporla ilgileniyorlar ne de bir sanat dalında kendilerini geliştiriyorlar… Bunları gördükçe çaresizce üzülüyorum…

Aslında anlatacaklarım bunlar değildi… Bunlar, gençliğini Batı’da geçirmiş bir pedagogun, bomboş bir parkın salıncağında sallanırken, evde ödev yapan ülkesinin çocukları için kirpiklerinin ıslanmasına sebep olan düşüncelerdi…

Ben asıl çocuklarıma hangi spor dalını “neden” seçtiğimi anlatacaktım, ama olmadı…

Onu da önümüzdeki hafta paylaşayım inşallah...

 

Önceki Makale
Eş eşin terapistidir
Sonraki Makale
Çocuğunuzun kavgacı ve asosyal olmasını istemiyorsanız

Yorumlar

Yorum Yap!