adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Büyük gemi geçiyor
 422

Büyük gemi geçiyor

Ailelerle yaptığım görüşmelerden anlıyorum ki ebeveynler çocuklarının dünyaya hazır hâlde geldikleri yanılgısına sıkça düşüyorlar.

Hâlbuki çocuk, dünyaya, dünyada olup biten işlerden habersiz geliyor. Bir ebeveyn için belki artık sıradan şeyler, çoğu zaman çocuk için HEYECAN verici oluyor.

Yetişkinler dünyaya kendi gözleri ile değil, bir çocuğun gözü ile bakabilecek yeteneğe erişebilirlerse yaşamdan keyif alabileceklerdir. Bu, aynı zamanda yetişkinin kendi iyi oluş sürecidir. Zira çocuk ruhu yetişkini iyi eder.

Eğer yetişkin, çocuk ile aynı duyguları yaşayabilecek kadar kendini çocuğa “bırakamıyorsa”, “kendini kasıp kalın duvarlar arkasından çocuğuna sesleniyorsa, böylesi bir ebeveyn için çocuk ancak “rahatsız edici” olur.

Zira çocuğun en güçlü dileği kendini ebeveynine “duyurabilmektir…” Bu, işitsel bir duyurma değil, yetişkinin duygu dünyasına, kendi duygularını duyurabilme çabasıdır.

Ben bugüne kadar çocuğunu duymadan ebeveynlik yapan ailelerin çocuklarını hep sorunlu gördüm… Ve çocuğun kendisine bu yönelişi ile mücadele etmiş, ona eşduyum sağlamak yerine, buyurucu anne baba olmayı tercih etmiş olup da bu mücadeleden kârlıca çıkmış ebeveyn görmedim. Çocuğunu yendiğini zanneden, onu susturmayı, sessizleştirmeyi ve kendine “zoraki itaat” ettirmeyi becerebilmiş ebeveynler de kaybetmiş ebeveynlerdir. Onların kaybettikleri şey, çocuklarının yaşama sevincidir.

Psikolojinin ülkemizdeki değerli ismi, Doğan Cüceloğlu Hoca’nın bir seminerinde verdiği örnek içimi çok acıtmıştı.

Hatırasını şöyle dile getiriyordu Doğan Hoca:

Bir gün gemide yolculuk yapıyorduk. Çocukları ile gemiye binmiş bir çift gördüm. Bu çift, bir başka aile ile karşılaştı gemide, sevindiler, hal hatır sordular birbirlerine. Genç aileler keyifle sohbet ederken, ailenin küçük çocuğu denizde bir gemi gördü. HEYECANlandı… Babasına koştu. “Büyük gemi geçiyor, büyük gemi geçiyor!” dedi. Babası, arkadaşı ile konuşuyordu. Çocuğunun bu HEYECAN dolu sesine “Tamam, anladık!” diye karşılık verdi.

Çocuk, babasının kendisine kızdığını anlayamadı. Annesine koştu: “Büyük gemi geçiyor, büyük gemi geçiyor!”

Anne, çocuğuna döndü, tebessüm etmek için kendini zorladı, çocuğun gösterdiği taraftaki gemiye dönüp bakmadan “Evet, hı hı, gemi…” dedi.

Annesinin tepkisizliğine rağmen çocuk yine de HEYECANını yenememişti, babasına tekrar koştu: “Büyük gemi geçiyor, büyük gemi geçiyor!”

Babası, birden sinirlendi, “Anladık, yeter!” diye çıkıştı.

Çocuk şaşırdı. Öylece kalakaldı…

Gemi bu, orada sizin bakmanızı bekleyecek hali yok, baktın baktın, bakmadın geçip gidiyor. Ve öyle de oldu, büyük gemi öylece geçti gitti…

Belki ebeveyn için bir geminin yüzüp gitmesi sıradan bir durum olsa da çocuk için HEYECAN vericidir.

Anne babalar, yaşamda birçok büyük gemileri kaçırıyor ve çocukların yetişkinlik dönemindeki sorunları, ebeveynlerin kaçırdıkları bu gemilerin toplamından ibarettir.

Bir çocuğun ruhen sağlıklı olabilmesi, ebeveynine kendisini duyurabilmesine ve büyük gemilerin geçişini ebeveyni ile seyredebilmesine bağlıdır.

Günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovalıyor, çocuklarımız birden büyüyor. İşte bir yıl daha geride kaldı. Büyük gemileri kaçırmayalım lütfen.

 

Önceki Makale
Cinsel eğitim vermek için mahremiyet eğitimi zarara uğratılmamalı
Sonraki Makale
Çocuklara düzen alışkanlığı nasıl kazandırılır?

Yorumlar

Yorum Yap!