adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Çocuklara düzen alışkanlığı nasıl kazandırılır?
 454

Çocuklara düzen alışkanlığı nasıl kazandırılır?

Anne babaların şikâyetçi oldukları konuların başında, çocuklarına kazandıramadıkları “düzen” alışkanlığı gelir.

Kimi ebeveyn, 10 yaşındaki oğlunun elbiselerini katlayıp dolabına yerleştiremediğinden, kimisi 12 yaşındaki kızının yatağını dağınık bırakıp okula öylece gittiğinden yakınır.

Aile içindeki düzensiz yaşam nedeniyle birçok evde çatışmaların ardı arkası kesilmez.

Hâlbuki düzen, öyle bir “ruhsal kazanımdır” ki çatışma arttıkça düzensizlik de artar. Bir çocuğun kendi yaşamını düzene koyabilmesi, ancak o çocuğun duygu dünyasının düzenli olması ile mümkündür.

Öte yandan düzen, çocuklarda “belli dönemlerde” ortaya çıkan bir ihtiyaç hâlidir. Eğer anne babalar, çocuklardaki bu ihtiyacın oluştuğu dönemleri bilir ve bunu karşılamak için rehberlik ederlerse, böylesi bir çocuk hiç zorlanmadan düzenli yaşamı kendinde bir tarz hâline getirebilir.

Düzen, üç ayrı yaş döneminde ortaya çıkar, bunların ilki 3 yaş, ikincisi 10 yaş ve üçüncüsü de ERGENLIK sonrası dönem, yani yaklaşık 19-20 yaş dönemidir.

Çocuklara en kolay düzen alışkanlığı kazandırılacak dönem, 3 yaş dönemidir.

Bu yaşlardaki çocuklar dikkatle izlenecek olursa, onların “içsel bir yöneliş” ile düzen oluşturma gayreti içinde oldukları gözlemlenebilir. Şöyle ki: Çocuklar bu dönemde düzeni sağlayabilmek için önce “alan” oluşturma çabası içindedirler. Zira düzen, ancak belirlenmiş bir alan içinde gerçekleşen eylemdir. Sınırları belli olmayan bir yerin tertip ve düzeni sağlanamaz.

İşte çocuklar 3 yaş döneminde garip bir şekilde kendilerine “alan” oluşturmaya başlarlar. Masaların altına girer, masaların kenarlarını yastıklarla kapatırlar. Arkadaşları ile oynarken onlara ve kendilerine sınır çizerler, “Buraya sakın geçme” diye birbirlerini ikaz ederler. Bu yaş dönemindeki çocuklara ev içinde bir oyun çadırı kurulacak olursa, çocuklar bu çadırın içinde kendi yaşamlarını kurmaktan çok mutlu olurlar.

Çocuğun bu dönemde oluşturduğu alanlara ondan izinsiz girilemez, girilirse çocuk tepki verir.

İşte çocuğun kendi içsel yönelişi ile gerçekleştirdiği bu çaba fark edilemez veya engel olunursa, çocuk bir süre sonra artık masanın altına girmez olur, dolapların içine saklanmayı bırakır, kendi hayalî alanlarının sınırlarını kullanmaktan vazgeçer. Aslında bu trajik vazgeçiş, çocuğun kendini gerçekleştirmekten vazgeçmesi anlamına gelir.

Eğer ebeveynler bu dönemi kaçırırlarsa, bir sonraki düzen kazanım dönemi 10 yaş civarına denk gelir.

Bu yaş döneminde ise çocukta düzen ihtiyacı “kendi kişiliğini oluşturma mücadelesi” ile oluşur. Böylece, örneğin, kız çocukları, aynı annesi gibi çanta kullanmaya, erkek çocuklar babası gibi cüzdan taşımaya heves ederler. Çocuk böylesi bir döneme girdiğinde, onun kendi kişiliğinin oluşumunu da destekleyecek şekilde, çanta, cüzdan, gözlük kılıfı, kalemlik gibi gereçlerin temin edilmesi oldukça önemlidir.

Yine bu dönemde çocuğun sadece kendisinin kullanabileceği bir odası olursa, düzen alışkanlığı “aidiyet hissi” ile de pekişir, daha bir kalıcı olur. Ancak çocuğa verilen oda evdekiler tarafından “izinsiz” kullanılıyor, annesi çamaşırları o odaya seriyor, baba kendince odada değişiklikler yapıyor, girip çıkıyor ise böylesi bir çocuk “aidiyet duygusu ile düzen oluşturma gücünü” yitirir.

Eğer bu dönemde de ebeveyn çocuğuna gerektiği gibi rehberlik yapmadı ise, artık bir sonraki düzen ihtiyacının oluşacağı dönem beklenmelidir. Çocukla tartışmak, onu aşağılamak, baskı altına almak, cezalandırmak geçici düzen oluştursa da, uzun vadeli olarak bakıldığında çocuğun düzen hissini derinden bozar.

Çocukların ERGENLIK döneminden sonra oluşturduğu düzen, içsel bir düzen değil, dış dünyaya düzensiz görünmemek adına düzendir.

Arkadaşları odasına girdiğinde, akrabaları onun çamaşırlarını ve pijamalarını yerlerde gördüğünde oluşan “mahcubiyet” hissi ile başarmaya çalıştığı düzendir ki bu oldukça yorucu bir çabadır.

Bütün bu bilgiler ışığında bakıldığında, aslında ebeveynlerin çocukları ile çatışmasına gerek olmadığını görüyoruz. Eğer bir çocuk düzensiz ise bu onun bir kabahati değil, gelişim dönemlerinde kendisine yeterince rehberlik yapılamamış olmasının bir sonucudur.

Son bir not: Hangi dönemde olursa olsun, çocuğun düzenli olabilmesi, ancak o çocuğun kendisine saygı duyuyor olması ile mümkündür. Kendine saygıyı öğrenmemiş bir çocuğun duyarlılık dönemleri iyi geçse de o çocuk düzensizdir.

Yazarın 06 Ocak 2014 tarihli yazısıdır

Önceki Makale
Büyük gemi geçiyor
Sonraki Makale
Hiçbir çocuk yalan söylemez

Yorumlar

Yorum Yap!