adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Dikkat dağınıklığı bir rahatsızlık mı, yetişkin baskısından bir kaçış mı?
 402

Dikkat dağınıklığı bir rahatsızlık mı, yetişkin baskısından bir kaçış mı?

"Psikolojide insanın üç dünyası vardır: Gerçek, hayal ve rüya…Gerçek yaşam, içinde bulunduğumuz, eşya ile direkt etkileşim kurabildiğimiz, ""sürekliliği kesintiye uğramadan"" ölünceye kadar devam edecek olan yaşamdır.

İnsanın başına ne gelirse, bu yaşam içinde gelir… Ümitler, korkular, nefretler, travmalar, psikolojik sıkıntılar hep bu yaşama aittir…

Rüya, insanın UYKU sırasında eriştiği, sürekliliği olmayan, ""zaman akışı kuralsız"", bazen gerçek yaşam ile uyumlu, bazen taban tabana zıt bir başka yaşam alanıdır.

Hayal ise insanın uyanık olduğu sırada, ""farkına varmadan"" gerçek yaşamdan sıyrılıp çıkması, bilmedik bir âlemde ""oyalanıp"" tekrar gerçek yaşama dönmesidir. Yetişkinlerde ""dalgınlık"" veya günümüz çocuklarında sıkça kullanılan etiket ismi ile ""dikkat dağınıklığı"" denilen yaşam alanı işte burasıdır.

Eğer hayal ve rüyalar olmasaydı, yeryüzündeki bütün insanlar akıl hastası olurdu. Zira bu âlemler insanların ruhsal tedavi gördüğü bakım merkezleridir. Ne zaman ki gerçek yaşam insanı bunaltmaya, boğmaya başlarsa bu âlemlerin kapısı açılır, kişi orada biraz dinlenir, demlenir, rahatlar, sonra gerçek yaşama döner…

Gerçek yaşamdan ""dalgınlık"" hâli ile kaçan kişilerin en belirgin özelliği, sabit bir yere kilitlenmiş bakışlarıdır. Böylesi kişiler, fiziklerini gerçek yaşamda tuttukları için, çevre ile ""yarı iletişim"" içindedirler. Soru sorsanız, genellikle ""Hııı… evet… hmmm"" diye cevap verirler… Bu cevaplardaki gerçek anlam ""evet"" değil, ""ruhum dinlenmeye çekildi, beni meşgul etme""dir.

Kişinin zaman zaman hayal âlemine girip, dinlenip çıkması gayet normaldir. Normal olmayan ise kişinin bu davranışı alışkanlık hâline getirmesi veya çevresindeki kişilerin onu sürekli baskı ve zorlamalar altında tutarak gerçek yaşamdan kaçmaya mecbur bırakmasıdır.

Bu durum, çocuklarda daha belirgindir.

Çocuklar kendilerini yeterince koruyamadıkları için, ""baskın ortamlardan"" sıklıkla kaçar, üzerindeki baskılardan kurtulmaya çalışır, hayal dünyasına saklanırlar, orada biraz oyalanır, dinlenirler, tehlike geçtikten sonra tekrar gerçek yaşama dönerler.

Çocuğu bunaltan şey sadece baskın yetişkin karakteri değil, içinde bulunulan ortam da onun gerçek yaşamdan kaçmasına sebep olur.

Örneğin, kavga eden anne babanın yanında çocuk benliğinde duyduğu acıdan kurtulmak için kenarda bir yerde oyun oynamaya başlar. Aslında o sırada çocuk oyuncakları vasıtası ile gerçek yaşamı terk etmiş, hayal dünyasına sığınmış bir hâldedir.

Ya da uygun olmayan eğitim ortamlarında da yine çocukların gerçek yaşamdan çıkmak, hayallere sığınmak zorunda kaldıklarını gözlemliyoruz.

Öğrencisine erişememiş öğretmenlerin sınıfındaki çocuklarda çocuklar derse karşı ilgisizdir. Böylesi ortamdaki çocuklarda sürekli konuşma, yerinden kalkıp sınıfta gezinme, pencere dışını seyretme, sabit bir yere bakıp dalma davranışları gözlemlenir. Burada sorun çocuğun eğitime olan ilgisizliği değil, kendisine hitap etmeyen eğitim ortamıdır.

Çocuğun içinde bulunduğu ortam analiz edilmeden ""dikkat dağınıklığı var"" diyerek hasta muamelesi yapmak, doğru bir pedagojik yaklaşım değildir.

Çocukların bir barınağı olan hayal dünyası aynı zamanda onların gerçek yaşamda birçok işleri aksatmasına ve unutkanlık yaşamlarına da sebep olur…

Aslında unutkanlık zannedilen böylesi durumlar, çocuğun fizik olarak gerçek yaşamda olduğu hâlde, ruhen hayal âleminde olmasından başka bir şey değildir. Siz her ne kadar çocuk ile gerçek yaşamda iletişime geçtiğinizi düşünseniz de, çocuk o sırada hayal âleminde ""dinlenmektedir."" Böylesi çocuklar, okula ceketle gider, gömlekle dönerler… Kalemlerini çekmeceye koyar, çantasında ararlar… Ders yapmak için masa başına oturur, su içmek için girdiği mutfakta annesi ile sohbet etmeye koyulurlar…

Günümüz çocuklarında sıklıkla görülen bu sorunun çözümü, çocuğa hemen ""dikkat dağınıklığı var"" diye kolaycılığa kaçmak değil, çocuğun gerçek yaşamda kalış süresini uzatmak için, baskı ve zorlamalardan uzak durmak, dünya yaşamını çocuksu ruhu ile yaşayabileceği yaşam alanı sunmaktır.

Yazarın 09 Haziran 2014 tarihli yazısıdır

Önceki Makale
Çocuk İnsanı iyi eder
Sonraki Makale
Canım Yanıyor

Yorumlar

Yorum Yap!