adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

İnsanlar, kişiliklerini koruyabildiği kadar evliliğini de koruyabilir
 748

İnsanlar, kişiliklerini koruyabildiği kadar evliliğini de koruyabilir

Boşanmak üzere olan bir karı koca yanıma geldi.

Becerememişler evliliği. Ayrılmaya karar vermişler.

Orta yaşın üzerindeler. Kadın 39, erkek 42 yaşında. Üç tane de çocukları var. Büyük kızları lise son sınıf öğrencisi. Ve ailede yaşanan bu sorunlar nedeni ile kız iyice içine kapanmış.

Bana “Ayrıldığımızda çocuğumuz en az nasıl zarara uğrar?” diye danışmaya gelmişler.

Böylesi durumlarda içime ince bir sızı düşer.

Sordum: Ayrılmasanız olmaz mı? Bir aile danışmanına gitseydiniz, bir hakemden yardım alsaydınız.

Gitmişler, ama bir sonuç alamamışlar.

Sonuç alamama bir tarafa, aldıkları danışmanlık, ayrılık sürecini daha da hızlandırmış.

Kadın bu süreçte kendisinin nasıl da yıprandığını gözleri dolarak anlattı: “Hocam, yapmadığım fedakârlık kalmadı. Evliliğimi kaybetmemek için kişiliğimi kaybettim. Bana dediler ki eşini kendine bağlamak için onun ‘nefsine’ hitap et. Çek erkeğini kendine. Ben kendi kişiliğime saygı duyan bir kadınken, eşime kendimi beğendirebilmek için kendimden taviz verdim. Yılıştım resmen onun karşısında, süslendim, giyindim kuşandım... Ama nafile. Ben böyle giyindikçe, dönüp bana bakacağı yerde giydiğim kıyafetler nedeni ile onurumu kırıcı sözler söyledi. Çok düşündüm hocam, hiç uğraşmayın. Ayrılmaya kararlıyım ben.”

Çünkü bu kadın, ayrılmamak için kişiliğinden taviz vermesi için aile danışmanından tavsiyeler almış. Kendisini rahatsız hissetse de eşinin ‘nefsine hitap etmesi’ ve kendisini kocasına ‘sunmaya’ çalışarak çıkış yolu araması önerilmiş.

Ama evlilik böyle bir şey değil ki.

Önceki gün bir e-mail aldım.

Bir dindar hanım, şöyle soruyordu: “Hanım arkadaşlarımızla fikir alışverişinde bulunurken, bir sorunun içinden çıkamadık. Malum, hanımların beylerine süslenmesi tavsiye edilmiştir. Eşlerimize güzel görünmek için süslenirken, çocuklarımızın mahremiyet eğitimini zedelemiş olur muyuz? Özellikle ergenliğe girmiş olan çocuklarımızın karşısında eşlerimiz için giyeceğimiz kıyafetler, çocuklarımızın anneye bakışını nasıl etkiler?”

Bu sorudan ve yukarıdaki boşanma olayının “onur kırıcı” yanından anladım ki kadınlar bir yerde yanılıyor. Evlilikte problem çıktığında sorunlar kendi kişiliğinden taviz verdikçe değil, aksine kişiliğini korudukça çözülür...

Nefislere hitap edildiği kadar ayakta tutulacak bir oluşum değildir evlilik.

Eğer evliliklere bu gözle bakılırsa, insanların yaşlılık hâllerinde, düşkünlük ve sakatlanma hâllerinde o aileler yerle bir olur.

Evet, kadının süslenmesi tavsiye edilmektedir, ama bu süslenme, bir “kölenin” kendisini beğendirmek üzere “efendisine” sunması gibi bir şey de değildir. Bu konuda ailelere tavsiyede bulunanlar yanılmamalıdır.

Belki şöyle izah etmek gerekir…

Evet, zaten süslenmek, kadının fıtratının gereğidir. Süslendikçe fıtratının coşkusunu ve kadın olmanın HEYECANını yaşar. Ancak kişinin kendi içindeki bu coşkulu hâli yaşayabilmesi için, bu süslenmiş hâlini görecek” ve bu süslenmiş hâline “beğenisini” ifade edecek biri olması gerekir ki içindeki kıpırtılara can gelsin. İşte bu, eştir. Bu açıdan bakıldığında kadının süslenmesi, kendisini eşine ‘sunması’ değil, aksine ‘kendisine beğeni ile bakan eşi vasıtası ile duygularını coşku içinde tutmasıdır.’

Ayrıca, bir kadının kendisini süslemesi, illa “açık giyinmek” demek de değildir.

Maalesef günümüzde popüler kültürün tesiri ile en mütedeyyin insanlarda bile süslenmek demek, dekolte kıyafet giymek olarak algılanıyor.

Hâlbuki süslenmek, kişinin ruhuna uygun giyinmesidir. Kendisi ile çelişmeden, kendini rahat hissetmesi demektir.

Ve en “süslü” kişi de kendisi gibi olabilen kişidir.

Burada aile danışmanlarına büyük iş düşüyor.

Aileyi koruyayım ve eşleri birbirlerine yakınlaştırayım derken, eşlerin kişiliklerini kaybettirecek tavsiyelerde bulunmak, ayrılış sürecini yavaşlatmaz, daha da hızlandırır.

Unutmamalı ki insanlar, evliliklerini, kişiliklerini koruyabildiği kadar koruyabilir.

 

Önceki Makale
İnternet oyunları ve ‘yarasa ruhu’
Sonraki Makale
Bu mektup okuldan mı, tımarhaneden mi?

Yorumlar

Yorum Yap!