Mezdeke yerine sesli kitap
Geçen hafta bu köşede, okul servislerinin eğitimin bir parçası olması gerektiğinden bahsetmiştim. Ebeveynlerin araçların modeline dikkat ettiği kadar, çocukların o servislerin içinde neler yaşadıklarına da özen göstermesi gerektiğinin altını çizmiştim.
İyi ki çizmişim. Bu yazıdan sonra aldığım geri dönüşlere baktığımda gördüm ki, okul servisleri eğitimin görünmeyen bir yarasını oluşturuyor.
İşin acı tarafı, ebeveynler bu yarayı görüyor, ama çok da yapacak bir şeyleri olmadığı için gözlerini kapatmış durumdalar. Ta ki ciddi bir sorunla yüz yüze gelinceye kadar…
İşte size iç acıtıcı bir örnek:
“Adem Bey, yazınızdan sonra bu konuyu sizinle paylaşma ihtiyacı hissettim. Geçen yıl kızım, hep servisteki olumsuz atmosferden bahsediyordu. Ama bizim asıl şok geçirmemize sebep olan olayı okullar kapanmadan bir hafta önce yaşadık. O gün kızımın saçlarını özenerek bağlayıp okula yolcu etmiştim. Okul dönüşünde ise saçları açılmış, ter içinde kalmıştı. Eve gelince ‘Ne oldu kızım? Bu ne hâl?’ diye sorduğumda, ‘Anne hani okullar tatil olacak ya… Servisçi amca Mezdeke’yi açtı… Hostes abla da hadi kalk oyna dedi… Ben de servisin içinde oynadım, herkes de beni alkışladı.’ deyince kanım dondu… Aracın içindeki küçük bir boşlukta dansöz gibi oynatılan kızım, servisin ani bir manevrasıyla savrulup düşebilirdi. Sinirimden kendi kendimi yedim. Ertesi gün duyarlı olduğunu düşündüğüm okul yönetimiyle bu konuyu konuştum ama derdimi tam anlatamadım. Anlatamadığım gibi bir de adım ‘problemli anne’ye çıktı.”
Bir başka anne ise okul servisi tecrübesini şöyle anlatıyor: “Hocam, biz ailecek araç içinde emniyet kemerini mutlaka takarız ve bu güzel alışkanlığı küçük yaştan itibaren oğlumuza da kazandırdık. Ama maalesef bizim yıllar süren bu eğitim kazanımımız bir haftalık okul servisi sürecinde yıkıldı gitti. Oğluma servise bineceği ilk gün sıkı sıkıya tembih ettim emniyet kemerini mutlaka taksın diye… Akşam olup servisten aldığımda, ‘Emniyet kemerini taktın mı oğlum?’ diye sordum. Oğlum ilk defa bana karşı öfkeli bir ses tonu ile ‘Bir daha bana emniyet kemeri deme anne! Herkes benimle dalga geçti.’ dedi… ‘Neden oğlum? Ne oldu ki?’ diye tekrar sorduğumda, ‘Serviste emniyet kemeri takılmazmış… Servisçi amca 20 yıllık şoförmüş, korkmama gerek yokmuş… Eğer emniyet kemeri takmak istersem uçakla yolculuk yapmalıymışım.’ dedi. O gün bugündür çocuğum kendi hususi aracımızda dahi emniyet kemeri takmaz oldu…”
Onlarca örnekten birkaçı idi bunlar…
Evet, bu örnekler sorunun bizzat kendisi… ‘Peki, çözüm için ne yapılabilir?’ diye düşünürken, bir habere rastladım. Haber içeriğinde, Kayseri’de uygulanan sesli kitap projesinden bahsedilmiş. ‘Sesli Kitap’ projesi ile ‘100 Temel Eser’in Kayseri’deki tüm okul servislerinde dinletildiği aktarılmış. Bu proje sadece Kayseri ile de sınırlı kalmamış, Türkiye genelinde 4 bin 400 servis aracında hayata geçirilmiş…
Ne denir buna bilmiyorum! Yukarıdaki olumsuz örneklerden sonra bu duyarlı projeye şapka çıkarmak gerekir. Anca, Kayserili ‘dehası’ ile ortaya çıkan bu proje burada kalmamalı, il il yaygınlaştırılmalı. Sadece ‘100 Temel Eser’ değil, yol bOYUNca ‘Mezdeke’ çalıp çocukları oynatmak yerine, olumlu davranışlar kazandırmak için hazırlanmış, ‘radyo tiyatroları’ dinletilmeli.
İşte bu bir toplumsal duyarlılıktır.
Veli-okul işbirliği içinde geliştirilecek olan ‘Eğitim Serviste Başlar Projesi’ servis araçlarındaki bu çirkinlikleri önleyebilecek bir reçete olabilir. Çocukların yol bOYUNca ‘kaba, çirkin’ sözleri işitmeleri ya da trafik kuralları ile ‘dalga geçen’ konuşmalara şahit olmaları yerine okul yolunda eğitimi başlatmış oluruz.
Ben inanıyorum ki böylesi kaliteli bir hayatı, bizim ülkemizin çocukları da hak ediyor. Yeter ki yetişkinler çocukların neler yaşadığını görebilecek duyarlılığa sahip olsun, böylesi duyarlıca hazırlanan projelere candan destek çıksınlar.
Yorumlar
Yorum Yap!
Mezdeke yerine sesli kitap
Geçen hafta bu köşede, okul servislerinin eğitimin bir parçası olması gerektiğinden bahsetmiştim. Ebeveynlerin araçların modeline dikkat ettiği kadar, çocukların o servislerin içinde neler yaşadıklarına da özen göstermesi gerektiğinin altını çizmiştim.
İyi ki çizmişim. Bu yazıdan sonra aldığım geri dönüşlere baktığımda gördüm ki, okul servisleri eğitimin görünmeyen bir yarasını oluşturuyor.
İşin acı tarafı, ebeveynler bu yarayı görüyor, ama çok da yapacak bir şeyleri olmadığı için gözlerini kapatmış durumdalar. Ta ki ciddi bir sorunla yüz yüze gelinceye kadar…
İşte size iç acıtıcı bir örnek:
“Adem Bey, yazınızdan sonra bu konuyu sizinle paylaşma ihtiyacı hissettim. Geçen yıl kızım, hep servisteki olumsuz atmosferden bahsediyordu. Ama bizim asıl şok geçirmemize sebep olan olayı okullar kapanmadan bir hafta önce yaşadık. O gün kızımın saçlarını özenerek bağlayıp okula yolcu etmiştim. Okul dönüşünde ise saçları açılmış, ter içinde kalmıştı. Eve gelince ‘Ne oldu kızım? Bu ne hâl?’ diye sorduğumda, ‘Anne hani okullar tatil olacak ya… Servisçi amca Mezdeke’yi açtı… Hostes abla da hadi kalk oyna dedi… Ben de servisin içinde oynadım, herkes de beni alkışladı.’ deyince kanım dondu… Aracın içindeki küçük bir boşlukta dansöz gibi oynatılan kızım, servisin ani bir manevrasıyla savrulup düşebilirdi. Sinirimden kendi kendimi yedim. Ertesi gün duyarlı olduğunu düşündüğüm okul yönetimiyle bu konuyu konuştum ama derdimi tam anlatamadım. Anlatamadığım gibi bir de adım ‘problemli anne’ye çıktı.”
Bir başka anne ise okul servisi tecrübesini şöyle anlatıyor: “Hocam, biz ailecek araç içinde emniyet kemerini mutlaka takarız ve bu güzel alışkanlığı küçük yaştan itibaren oğlumuza da kazandırdık. Ama maalesef bizim yıllar süren bu eğitim kazanımımız bir haftalık okul servisi sürecinde yıkıldı gitti. Oğluma servise bineceği ilk gün sıkı sıkıya tembih ettim emniyet kemerini mutlaka taksın diye… Akşam olup servisten aldığımda, ‘Emniyet kemerini taktın mı oğlum?’ diye sordum. Oğlum ilk defa bana karşı öfkeli bir ses tonu ile ‘Bir daha bana emniyet kemeri deme anne! Herkes benimle dalga geçti.’ dedi… ‘Neden oğlum? Ne oldu ki?’ diye tekrar sorduğumda, ‘Serviste emniyet kemeri takılmazmış… Servisçi amca 20 yıllık şoförmüş, korkmama gerek yokmuş… Eğer emniyet kemeri takmak istersem uçakla yolculuk yapmalıymışım.’ dedi. O gün bugündür çocuğum kendi hususi aracımızda dahi emniyet kemeri takmaz oldu…”
Onlarca örnekten birkaçı idi bunlar…
Evet, bu örnekler sorunun bizzat kendisi… ‘Peki, çözüm için ne yapılabilir?’ diye düşünürken, bir habere rastladım. Haber içeriğinde, Kayseri’de uygulanan sesli kitap projesinden bahsedilmiş. ‘Sesli Kitap’ projesi ile ‘100 Temel Eser’in Kayseri’deki tüm okul servislerinde dinletildiği aktarılmış. Bu proje sadece Kayseri ile de sınırlı kalmamış, Türkiye genelinde 4 bin 400 servis aracında hayata geçirilmiş…
Ne denir buna bilmiyorum! Yukarıdaki olumsuz örneklerden sonra bu duyarlı projeye şapka çıkarmak gerekir. Anca, Kayserili ‘dehası’ ile ortaya çıkan bu proje burada kalmamalı, il il yaygınlaştırılmalı. Sadece ‘100 Temel Eser’ değil, yol bOYUNca ‘Mezdeke’ çalıp çocukları oynatmak yerine, olumlu davranışlar kazandırmak için hazırlanmış, ‘radyo tiyatroları’ dinletilmeli.
İşte bu bir toplumsal duyarlılıktır.
Veli-okul işbirliği içinde geliştirilecek olan ‘Eğitim Serviste Başlar Projesi’ servis araçlarındaki bu çirkinlikleri önleyebilecek bir reçete olabilir. Çocukların yol bOYUNca ‘kaba, çirkin’ sözleri işitmeleri ya da trafik kuralları ile ‘dalga geçen’ konuşmalara şahit olmaları yerine okul yolunda eğitimi başlatmış oluruz.
Ben inanıyorum ki böylesi kaliteli bir hayatı, bizim ülkemizin çocukları da hak ediyor. Yeter ki yetişkinler çocukların neler yaşadığını görebilecek duyarlılığa sahip olsun, böylesi duyarlıca hazırlanan projelere candan destek çıksınlar.