adem-gunes
Arama Yap
İletişim Duyuru

Öne geçme çabası
 410

Öne geçme çabası

Yaşam, bir düz çizgi üzerinde ve ileri doğru hareket hâlinde midir, yoksa bir çember gibi ilerisi olmayan kısır döngüden mi ibarettir?

Bireyin bu soruya verdiği cevap, onun yaşam kalitesini belirler.

Yaşamı bir düz çizgi gibi görenler, çizginin bir sonraki noktasına erişmek için yoğun çaba içindedirler. Bu, “öne geçme çabasıdır.”

Önde bulunmanın daha kârlı olacağı algısı, kişide sonu gelmez bir öne geçme dürtüsünü beraberinde getirir. Böylesi kişiler, birilerinden geri kaldıklarında rahatsız olur, moralleri bozulur, canları sıkılır.

Bu dürtüsel hâl, çocukluk döneminin kişide bıraktığı bir bozukluk hâlidir.

Birçok ebeveyn çocuklarında bir başarı motivasyonu oluşturmaya çalışırken, onları, bulundukları konumlarından rahatsız ettiklerini ve öne geçmek dürtüsü oluşturduklarını fark etmezler bile. Böylesi ebeveynler, sıraya dizilmiş bir başarı listesinde çocuğunun konumunun bir öncekinin önüne geçtikçe mutluluk duyarlar. Çocuklarını da öyle teşvik ederler.

Hâlbuki öne geçme çabası içine sokulan çocuklar bir süre sonra hiçbir şeyden memnun olmaz bir mızırdanma hâline düşerler. Oyun arkadaşının kendisini yenmesine tahammül edemez, başkalarının başarılarından kendisinin geride kaldığı anlamını çıkarttıkları için, canları sıkılır, içleri daralır. Kıskançlık ve haset, öne geçme çabası ile yetiştirilmiş çocuklardaki en belirgin ruh hâlleridir.

Böylesi kişileri yetişkinlik yıllarında trafikte görürsünüz, bir araç daha öne geçebilmek için tuhafça çırpınış içindedirler. Yol vermeyi, trafik centilmenliği değil, geride kalmanın ezikliği olarak anlamlandırırlar.

Veya böylesi kişileri, markette, kasa önünde ödeme sırasında görürsünüz, bir öncekinin ödeme yapmasını bekleyemeyecek kadar aceleleri vardır onların. Kasiyere “Hemen şunu alır mısınız?” diye ellerinde salladıkları parayı, alelacele, öndekinden önce teslim etme telaşındadırlar.

Onlar, otobüse, tramvaya, asansöre binmek için de bir mücadele içindedirler. Sizin daha önce gelmiş olmanızın bir anlamı yoktur.  Zira bir sonraki işe odaklandıkları için, ne sizi ne de sizin hakkınızı çiğnediklerini düşünecek vakitleri vardır.

Böylesi kişiler, kendilerini yaşamın öznesi, başkalarını da kendi yaşamlarının subjesi zannederler. Bu yüzdendir ki gerek aile içinde ve gerekse sosyal yaşamda bencildirler, saygısızdırlar.

Övüngendir öne geçme çabası içinde olanlar. Başarılarını anlatırken, başkalarının haklarını nasıl da çiğnediklerini ele verir anlattıkları başarı öyküleri de farkında değildirler.

SEMPATIk değil, gergindirler. Her an kendilerini savunmaya “bir ben miyim yani” demeye hazırdırlar.

Yaşamı bir dairesel döngü olarak görenler ise öne geçme çabası içine girmezler. Onlar öne geçme diye bir şeyin olmadığını fark etmişlerdir. Yarış içinde değil, yaşamın içindedirler.

Sakin ve dingindirler. Başarıları, bir sonraki ana erişme çabasından değil, içinde bulundukları anı değerlendirebilmiş olmanın gücünden kaynaklanır.

Bir sonraki günün başarısını, önüne geçtikleri kişilerin sayısında değil, kendilerini bir önceki günün ötesindeki kazanımlara eriştirmekte görürler. Onlar, başkaları ile değil kendileri ile yarış içindedirler.

Böylesi kişiler sadece kendi başarılarının mutluluğu ile değil, başkalarının mutluluğu ile de mutlu olmayı becerebildikleri için, mutluluk hâlleri diğerlerinden daha fazladır.

Çocuğuna güzel bir kişilik kazandırmak isteyen ebeveynler, onlarda, öne geçme çabası oluşturmak yerine, “içinde bulundukları anın kıymetini bilme becerisi” kazandırmalıdır. Kendi konumlarını, başkalarının bulunduğu yere göre değil, kendi bir önceki konumlarına göre ölçmeyi öğretmelidirler.

Zira yaşam, öne geçenlere mutluluk veren bir mücadele alanı değil, bulunduğu yerin keyfini çıkaranlar için keyif verici bir mekândır.

Yazarın 24 Şubat 2014 tarihli yazısıdır

Önceki Makale
Engellenen çocuk hırçın olur
Sonraki Makale
Kadın işi, çocuğu ile değil, insan olduğu için değerlidir

Yorumlar

Yorum Yap!