Hikâye odur ya...
Padişahın canından çok sevdiği bir kızı varmış… Kız bir gün amansız bir hastalığa yakalanmış. Ülkesindeki bütün tabipleri kızı için seferber etmiş, ama nafile… Sonunda bir tabip çıkmış, hastalığa iyi gelecek ilacı bulmuş ve kızı tedavi etmiş. Padişah, bu hekime minnet duymuş, “Dile benden ne dilersen!” demiş.
Hekim, padişahın cömertçe iltifatına karşı mütevazı bir istekte bulunmuş: “Ben fakir bir insanım. En çok pirinç yemekle karnımı doyururum. Allah devletimize zeval vermesin. Siz bunca cömert davranıyorsunuz ama benim dileğim bu kadar cömert olamaz. Bana bugünün hatırası olarak bir satranç tahtasının her bir karesine pirinç koymanızı dilerim.”
Padişah bu kadar basit bir isteği duyunca gülümsemiş. Canından çok sevdiği kızının iyi olmasına vesile olan bilge ve mütevazı hekime daha büyük ikramlarda bulunmak istediğini söylese de hekim arzu ettiği şeyden vazgeçmemiş.
Padişah da vezirlerine hekim nasıl istiyorsa ona en iyi pirinçlerden vermelerini emretmiş. Hekim, kendisine pirinç vermek için gelen vezirlere kaç adet pirinç istediğini şu kural ile söylemiş: “Satranç tahtasının bir numaralı karesine 2 adet pirinç koyun. Sonraki karelere bir önceki karedeki pirinç adedinin karesi kadar pirinç koymak kaydı ile 64 karenin hepsini pirinç ile doldurun.”
Vezirler adamın bu kuralını uygulayarak her bir kareye tek tek sayarak pirinçleri koymaya başlamışlar ama daha 10. kareye gelmeden bu mütevazı isteği karşılayabilmek için ülkedeki bütün pirinçleri verseler bile yine de 64 kareye yetiremeyeceklerini anlamışlar. Anlamışlar ama ülkenin bütün pirinçlerini de kaybetmişler…
Basit gibi görünen bu ‘sinsi’ hesabı bilemezseniz, bir gün çocuklarınızla acı bir şekilde göz göze gelebilirsiniz.
Yapılan araştırmaya göre, 2006’da 15 bin kişi uyuşturucu suçuna bulaşmış. 2011’de ise 130 bin kişi… Bir önceki karede 15 bin genç, bir sonraki karede 130 bin…
Padişahın tebessüm edip küçümsediği gibi küçümsemeyin bu olayı. Ve ‘bize bir şey olmaz’ demeyin. Çünkü uyuşturucunun yaygınlaşma psikolojisi, ‘hekimin pirinç hesabı gibi’ oldukça sinsi bir hesapla yürür. Zira uyuşturucu kullanan birinin, bir sonraki kişiyi uyuşturucu kullanmaya alıştırması ‘şarttır’.
Neden?
Çünkü, uyuşturucuya bağımlılık kazanan bir kişi, önceleri kendi parası ile uyuşturucu almaya çalışırken bir süre sonra buna parası yetmez. Ve maalesef en yakın arkadaşını, allem edip kallem edip uyuşturucuyla tanıştırır. Zira arkadaşına uyuşturucuyu kendisi satar ve ‘daimi’ bir gelir kapısı açar kendisine. Her uyuşturucu bağımlısı, bir sonraki satranç karesine kendisinin iki katı kadar kişi bulup yerleştiremezse kendisi uyuşturucu alacak para bulamaz.
Gazetelerde okuyoruz, ülkemizde uyuşturucu kullanma yaşı ‘ilkokul 4-5’lere kadar inmiş durumda. Ve bu çocukların hiçbiri ‘bilerek’ ve ‘isteyerek’ uyuşturucuya başlamıyor.
Her çocuk melek yüzlü ve her çocuk masum. Her bir çocuğun peşinde bir sinsi takipçi olacağını UNUTMAyın. Yoksa çocuğunuzun en yakın arkadaşı tarafından nasıl da sevecen bir şekilde tuzağa düşürüldüğünü ne vezir olsanız anlayabilirsiniz ne de padişah…