Bu film, bizim filmimiz
Yılan kurbağayı nasıl avlar, denk geldiniz mi hiç?
Bir belgeselde izlemiştim, ürpertici bir sahneydi…
Yılan, hiçbir şeyden haberi olmadan su kenarında “Vrak vrak!” diyen kurbağayı önce çalılar arasından sessizce seyrediyor… Çatal dilini dışarı çıkartarak kurbağaya saldıracağı yere büyük bir soğukkanlılıkla yerleşiyor… Kurbağa sağa sola bakınıp dururken bir ara ağaçlar arasından kendisine bakan yılanın gözlerine denk geliyor…
Yılanın gözleri çok soğuktur… Ölüm soğukluğundadır...
Yılan kurbağaya öyle bir bakıyor ki, az önce türkü söyleyerek dans eden minik kurbağanın birden dizleri titriyor…
Kurbağanın dizlerinin titrediğini gören yılan, “tısssss” ederek kurbağanın üzerine saldırıyor… Ve şaşkına dönen kurbağayı tek hamlede parçalıyor…
Soğuk ve saldırgan gözlü yılan…
Tıpkı, bakışları ile çocuklarını terbiye etmeye çalışan anne BABAlar gibi…
Önceki gün Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün düzenlediği seminerdeydim. Anne BABAlara “Çocuklarınızı şiddet ile değil, şefkat ile kendinize bağlayın… Sesinizle çocuklarınızı korkutmayın… Yılan gibi bakan gözlerinizle çocuğunuzun dizlerini titretmeyin… Bu bizim ahlakımız değil.” dedim…
Programa katılan 65-70 yaşlarında bir beyefendi yanıma geldi, “İçimi yaktın hoca!” dedi… “Niye?” dedim. Önce konuşamadı, sesi titredi… Sonra gözlerini silerek anlattı: “Sen anlatırken kendi çocuklarımı nasıl yetiştirdiğim gözümün önüne geldi… İçim yandı… Nasıl yapmışım bilmiyorum ama çocukları gözlerimle öyle bir hizaya dizer ve bununla övünürdüm ki etraf gıptayla bakardı benim bu yeteneğime… Bir keresinde küçük oğlum bir kabahat işlemişti… Kaşlarımı çattım, gözlerimle öyle korkuttum ki küçücük dizleri titremeye başladı…Bir tokat atacak gibi üstüne gittiğimde birdenbire altını ıslattı…” dedi ve sesi titremeye başladı, daha fazla konuşamadı…
Geçenlerde bir anne geldi benden yardım istemeye…
Bana, kendi kızına uyguladığı şiddetten artık rahatsız olduğunu ve kendisini durduramadığını söyledi…
Çocuğuna şiddet uygulayan anne BABA görünce aklıma ilk gelen şey, o anne BABAnın da çocukken şiddet içinde büyümüş olma ihtimalidir…
“Siz de çocukluk yıllarında şiddet gördünüz mü?” diye sordum. “Şiddet değil de BABAmdan çok korkardık… BABAm bizi bakışları ile korkuturdu… Bir keresinde misafirlikteydik, BABAm bizim ayakta gezinmemize çok kızdığı için üç kız kardeş duvarın dibine minderin üzerine oturmuştuk… Bize bir bardak limonata getirdi ev sahibi. Herkes aldı limonatayı. Sıra bana gelince yanlışlıkla bardağa dokundum. İçecekler yere döküldü… Ben hemen kafamı kaldırıp BABAma baktım. BABAmın gözleri öylesine şiddetle bana bakıyordu ki o an ne yapacağımı şaşırdım… Kendi bedenimin kontrolünü kaybettim o bakışlarla… Sonra altıma kaçırdığımı hatırlıyorum.”
BABAsını rahmetle anıyordu ama içine batan o şiddet kıymığı kendisine annelik yaptırmıyordu bugün…
Şiddet psikolojik bulaşıcılık taşır… Dayak yiyenin kalbi donar… Duyarsızlaşır… Büyüyünce anne gibi annelik yapamaz... BABA gibi BABA olamaz...
Adolf Hitler’in “Davam” isimli kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama kitapta Hitler’in nasıl Hitler olduğunun ipuçlarını bulabilirsiniz…
Onun da yılan gözlü bir BABAsı vardı…
BABAsının kendisini “adam etmek” için nasıl da kırbaçladığını anlatıyor kitabında. Küçük Adolf suç işlediğinde BABAsı belinden çıkarttığı kemeri kırbaç gibi yapıp sıyırdığı sırtına olanca gücü ile vurmaya başlardı… Adolf diyor ki: “İlk kırbaç çok acıtırdı…. Ama kırbaçlar çoğaldıkça bir süre sonra acıyı hissetmezdim… BABAm hırsla sırtıma vurmaya devam eder, bense yumruklarımı sıkar, sadece kırbaç darbelerini saymaya çalışırdım…”
İnternette dolaşan “Oğlum bak git!” isimli videoyu defalarca izledim… Belinden kırbaç gibi kemerini çıkartıp BABAsı yaşındaki temizlik işçisine saldırmaya çalışan o zavallı çocuğun haline çok ağladım…
Zira o çocuğun nasıl dayak yediğini hayal ettim, belinden kemerini çıkartan kişilerden… O film, sokaktaki bir adi tartışmanın filmi değil… O çocuğun nasıl dayak yediğinin filmidir… Çaresiz köşeye sıkışmış “Ne olur vurma!” diyerek ellerini kaldırmış yalvarırken, kemerini çıkartmış birinin ona “Ne o! Korktun mu!” diye kırbaç şakırdattığının filmidir…
İster kabul edin, ister etmeyin o film, ülkemizin çocuk terbiyesinin filmidir...
Yorumlar
Yorum Yap!
Bu film, bizim filmimiz
Yılan kurbağayı nasıl avlar, denk geldiniz mi hiç?
Bir belgeselde izlemiştim, ürpertici bir sahneydi…
Yılan, hiçbir şeyden haberi olmadan su kenarında “Vrak vrak!” diyen kurbağayı önce çalılar arasından sessizce seyrediyor… Çatal dilini dışarı çıkartarak kurbağaya saldıracağı yere büyük bir soğukkanlılıkla yerleşiyor… Kurbağa sağa sola bakınıp dururken bir ara ağaçlar arasından kendisine bakan yılanın gözlerine denk geliyor…
Yılanın gözleri çok soğuktur… Ölüm soğukluğundadır...
Yılan kurbağaya öyle bir bakıyor ki, az önce türkü söyleyerek dans eden minik kurbağanın birden dizleri titriyor…
Kurbağanın dizlerinin titrediğini gören yılan, “tısssss” ederek kurbağanın üzerine saldırıyor… Ve şaşkına dönen kurbağayı tek hamlede parçalıyor…
Soğuk ve saldırgan gözlü yılan…
Tıpkı, bakışları ile çocuklarını terbiye etmeye çalışan anne BABAlar gibi…
Önceki gün Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün düzenlediği seminerdeydim. Anne BABAlara “Çocuklarınızı şiddet ile değil, şefkat ile kendinize bağlayın… Sesinizle çocuklarınızı korkutmayın… Yılan gibi bakan gözlerinizle çocuğunuzun dizlerini titretmeyin… Bu bizim ahlakımız değil.” dedim…
Programa katılan 65-70 yaşlarında bir beyefendi yanıma geldi, “İçimi yaktın hoca!” dedi… “Niye?” dedim. Önce konuşamadı, sesi titredi… Sonra gözlerini silerek anlattı: “Sen anlatırken kendi çocuklarımı nasıl yetiştirdiğim gözümün önüne geldi… İçim yandı… Nasıl yapmışım bilmiyorum ama çocukları gözlerimle öyle bir hizaya dizer ve bununla övünürdüm ki etraf gıptayla bakardı benim bu yeteneğime… Bir keresinde küçük oğlum bir kabahat işlemişti… Kaşlarımı çattım, gözlerimle öyle korkuttum ki küçücük dizleri titremeye başladı…Bir tokat atacak gibi üstüne gittiğimde birdenbire altını ıslattı…” dedi ve sesi titremeye başladı, daha fazla konuşamadı…
Geçenlerde bir anne geldi benden yardım istemeye…
Bana, kendi kızına uyguladığı şiddetten artık rahatsız olduğunu ve kendisini durduramadığını söyledi…
Çocuğuna şiddet uygulayan anne BABA görünce aklıma ilk gelen şey, o anne BABAnın da çocukken şiddet içinde büyümüş olma ihtimalidir…
“Siz de çocukluk yıllarında şiddet gördünüz mü?” diye sordum. “Şiddet değil de BABAmdan çok korkardık… BABAm bizi bakışları ile korkuturdu… Bir keresinde misafirlikteydik, BABAm bizim ayakta gezinmemize çok kızdığı için üç kız kardeş duvarın dibine minderin üzerine oturmuştuk… Bize bir bardak limonata getirdi ev sahibi. Herkes aldı limonatayı. Sıra bana gelince yanlışlıkla bardağa dokundum. İçecekler yere döküldü… Ben hemen kafamı kaldırıp BABAma baktım. BABAmın gözleri öylesine şiddetle bana bakıyordu ki o an ne yapacağımı şaşırdım… Kendi bedenimin kontrolünü kaybettim o bakışlarla… Sonra altıma kaçırdığımı hatırlıyorum.”
BABAsını rahmetle anıyordu ama içine batan o şiddet kıymığı kendisine annelik yaptırmıyordu bugün…
Şiddet psikolojik bulaşıcılık taşır… Dayak yiyenin kalbi donar… Duyarsızlaşır… Büyüyünce anne gibi annelik yapamaz... BABA gibi BABA olamaz...
Adolf Hitler’in “Davam” isimli kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama kitapta Hitler’in nasıl Hitler olduğunun ipuçlarını bulabilirsiniz…
Onun da yılan gözlü bir BABAsı vardı…
BABAsının kendisini “adam etmek” için nasıl da kırbaçladığını anlatıyor kitabında. Küçük Adolf suç işlediğinde BABAsı belinden çıkarttığı kemeri kırbaç gibi yapıp sıyırdığı sırtına olanca gücü ile vurmaya başlardı… Adolf diyor ki: “İlk kırbaç çok acıtırdı…. Ama kırbaçlar çoğaldıkça bir süre sonra acıyı hissetmezdim… BABAm hırsla sırtıma vurmaya devam eder, bense yumruklarımı sıkar, sadece kırbaç darbelerini saymaya çalışırdım…”
İnternette dolaşan “Oğlum bak git!” isimli videoyu defalarca izledim… Belinden kırbaç gibi kemerini çıkartıp BABAsı yaşındaki temizlik işçisine saldırmaya çalışan o zavallı çocuğun haline çok ağladım…
Zira o çocuğun nasıl dayak yediğini hayal ettim, belinden kemerini çıkartan kişilerden… O film, sokaktaki bir adi tartışmanın filmi değil… O çocuğun nasıl dayak yediğinin filmidir… Çaresiz köşeye sıkışmış “Ne olur vurma!” diyerek ellerini kaldırmış yalvarırken, kemerini çıkartmış birinin ona “Ne o! Korktun mu!” diye kırbaç şakırdattığının filmidir…
İster kabul edin, ister etmeyin o film, ülkemizin çocuk terbiyesinin filmidir...