Var mısınız eğitimde gerçekten reform yapmaya?
Kim istemez ki çocuğuyla hafta sonu oturup kahvaltı yapmayı? Hafta içi iş güç, okul derken birbirini neredeyse göremez hâle gelen aile bireylerinin, hafta sonu bir kahvaltı sofrasında yan yana gelmesini…
Ama olmuyor işte…
Bu ülkenin çocukları için kurguladığınız ve iyi bir şey olduğuna öylesine emin olduğunuz “klasik eğitim sistemi” aile bütünlüğünü öylesine bozuyor ki, ne tadı ile tuzu ile akşamlar kalıyor ailelere, ne de bir hafta sonu…
Soruyorum vicdanı olan herkese: Okula giden çocuğu olup da ailecek bir akşam vakti, sınav stresinden ve ödev kaygısından uzak keyiflice dakikalar geçiren kaç aile var bu ülkede?
Kaç tane çocuk, akşam vakti, ödev derdi olmadan, babasının kolları arasında keyiflice dakikalar geçirebiliyor veya kaç tane çocuk annesi ile bilmece, bulmaca, tekerleme, sayışmaca oynayabiliyor akşamları?
Yapılması gereken sayfalarca dolu ödev, okunması gereken sayfalarca kitap varken, çocuklar ailesi ile nasıl bütünleşebilir ki? Çocuk akşam vakti kardeşiyle, anne-babasıyla oyunlar oynasa, ertesi gün ya öğretmeninin azarını işitecek ya arkadaşlarının içinde rezil olacak ya da sınavdan zayıf alacak.
Kendisini zorlasa, ödevlerini yapmaya çalışsa, yorgunluktan neredeyse durmuş zihninin kontrol edemediği gözleri ile ya yazıları okuyamayacak veya yorgunluktan kalem tutamaz hâle gelmiş parmaklarıyla çaresizce yazı yazmak için kıvranıp duracak. Bir de “Ödevini yaptın mı?” diye başında bekleyen anne-babasının kaygısını da düşününce, işte size eğitim felsefemiz…
Rica ederim siz söyleyin, bunu mu layık gördünüz ülkemiz çocuklarına sunacağınız eğitim sistemi olarak? Baskı ve zor altında bırakılan çocuklara sunduğunuz şeylerin adı mı eğitim?
Bunca yıldır ailelerle görüşüyorum, onların çocuklarına dönük kaygıları ile yüzleşiyor, ağıtlarını duyuyor, dua ve beddualarına şahit oluyorum. Ama sizi temin ederim ki bu ülkede çocukları ile huzurlu akşam yaşayan anne-babalara neredeyse rastlamadım ben.
“Bizim çocuğun maşallahı var, sadece okulda öğretmeninin anlattıkları ile bütün bu sınav bariyerlerini aştı, aile bütünlüğümüz de bozulmadan falanca üniversiteyi bitirdi” diyebilecek kaç aile var milyonlarca kişinin yaşadığı şu ülkede?
Yok, maalesef yok! İster bu ülkenin bakanı olun ister başbakanı, ister iş adamı olun ister bürokrat, eğer çocuğunuzun eğitimde yarı yolda kalmasını istemiyorsanız, gündüz okula, gece ödeve razı olacaksınız. Ama yetecek mi bu? Yine de yetmeyecek. Çünkü karşınıza bir süre sonra bir de “sınava dayalı yerleştirme sistemi” çıkacak. Çocuğunuzun, merkezî sınav sisteminin ne olduğunu bilmeden, deneme sınavları yapmadan, sınav mantığını öğrenmeden, geçmiş yıllarda çıkmış sorulara şöyle bir göz atmadan zorlanacağını ve başarısız olacağını da biliyorsunuz.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmalı. Bütün bu anormal yapının sorumlusu, çocuklara ödevler veren öğretmenler mi? Çocuklarının bu karmaşık yapıda takılıp kalmaması için çaba sarf eden anne-babalar mı?
Şimdi siz, hem 1900’lü yılların Katolik Avrupa’sının “klasik eğitim sistemini” ısrarla uygulamaya çalışın, modern eğitim sistemlerinden haberiniz olmasın hem de eğitimde yetersiz kalan çocukların kendilerini kurtarmak için buldukları eğitim fırsatlarını ellerinden alın… Bu haksızlık, hem de büyük haksızlık!
Sanki anne babalar çocuklarından ayrı kalmayı çok istiyor, sanki çocuklar her yerden heyula gibi hortlayan ödev, ders, sınav sözlerinden çok mutlular. Bunların hiçbirinin sorumlusu bu kişiler değil. Sorun ısrarla böylesi bir kaotik sistemi ülkemize dayatan eğitim yöneticilerinde.
Eğer varsa eğitimi kurgulayacak birkaç kişilik akil heyetiniz, sınavsız bir eğitim sistemi oluşturun. Sınavsız eğitim sistemi nasıl olur diye soruyorsanız, o zaman zaten sınıfta kalan siz olursunuz. Gidin bakın dünyanın eğitimdeki en başarılı ülkesi Danimarka’ya. Çocuklar 7. sınıfa kadar yazılı nedir, sözlü nedir bilmiyorlar bile. Sınavları yok 7’ye kadar. Okula keyifle gidiyor, “yaşama ait bilgileri” öğretmenlerinden keyifle öğreniyorlar. Sakın birtakım bahaneler üretip “Onların nüfusu, onların yaşam standartları” demeyin, özgür düşünün, açın ufkunuzu, neler göreceksiniz neler…
Kurun böylesi bir eğitim sistemi, görün bakalım aileler çocukları ile nasıl da buluşacak akşamları kestane patlatırken ocak üstlerinde… Ve babalar çocukları ile nasıl da sarmaş dolaş olacak ödevsiz ve sınavsız bir eğitimin huzurunu duyarken…
Yorumlar
Yorum Yap!
Var mısınız eğitimde gerçekten reform yapmaya?
Kim istemez ki çocuğuyla hafta sonu oturup kahvaltı yapmayı? Hafta içi iş güç, okul derken birbirini neredeyse göremez hâle gelen aile bireylerinin, hafta sonu bir kahvaltı sofrasında yan yana gelmesini…
Ama olmuyor işte…
Bu ülkenin çocukları için kurguladığınız ve iyi bir şey olduğuna öylesine emin olduğunuz “klasik eğitim sistemi” aile bütünlüğünü öylesine bozuyor ki, ne tadı ile tuzu ile akşamlar kalıyor ailelere, ne de bir hafta sonu…
Soruyorum vicdanı olan herkese: Okula giden çocuğu olup da ailecek bir akşam vakti, sınav stresinden ve ödev kaygısından uzak keyiflice dakikalar geçiren kaç aile var bu ülkede?
Kaç tane çocuk, akşam vakti, ödev derdi olmadan, babasının kolları arasında keyiflice dakikalar geçirebiliyor veya kaç tane çocuk annesi ile bilmece, bulmaca, tekerleme, sayışmaca oynayabiliyor akşamları?
Yapılması gereken sayfalarca dolu ödev, okunması gereken sayfalarca kitap varken, çocuklar ailesi ile nasıl bütünleşebilir ki? Çocuk akşam vakti kardeşiyle, anne-babasıyla oyunlar oynasa, ertesi gün ya öğretmeninin azarını işitecek ya arkadaşlarının içinde rezil olacak ya da sınavdan zayıf alacak.
Kendisini zorlasa, ödevlerini yapmaya çalışsa, yorgunluktan neredeyse durmuş zihninin kontrol edemediği gözleri ile ya yazıları okuyamayacak veya yorgunluktan kalem tutamaz hâle gelmiş parmaklarıyla çaresizce yazı yazmak için kıvranıp duracak. Bir de “Ödevini yaptın mı?” diye başında bekleyen anne-babasının kaygısını da düşününce, işte size eğitim felsefemiz…
Rica ederim siz söyleyin, bunu mu layık gördünüz ülkemiz çocuklarına sunacağınız eğitim sistemi olarak? Baskı ve zor altında bırakılan çocuklara sunduğunuz şeylerin adı mı eğitim?
Bunca yıldır ailelerle görüşüyorum, onların çocuklarına dönük kaygıları ile yüzleşiyor, ağıtlarını duyuyor, dua ve beddualarına şahit oluyorum. Ama sizi temin ederim ki bu ülkede çocukları ile huzurlu akşam yaşayan anne-babalara neredeyse rastlamadım ben.
“Bizim çocuğun maşallahı var, sadece okulda öğretmeninin anlattıkları ile bütün bu sınav bariyerlerini aştı, aile bütünlüğümüz de bozulmadan falanca üniversiteyi bitirdi” diyebilecek kaç aile var milyonlarca kişinin yaşadığı şu ülkede?
Yok, maalesef yok! İster bu ülkenin bakanı olun ister başbakanı, ister iş adamı olun ister bürokrat, eğer çocuğunuzun eğitimde yarı yolda kalmasını istemiyorsanız, gündüz okula, gece ödeve razı olacaksınız. Ama yetecek mi bu? Yine de yetmeyecek. Çünkü karşınıza bir süre sonra bir de “sınava dayalı yerleştirme sistemi” çıkacak. Çocuğunuzun, merkezî sınav sisteminin ne olduğunu bilmeden, deneme sınavları yapmadan, sınav mantığını öğrenmeden, geçmiş yıllarda çıkmış sorulara şöyle bir göz atmadan zorlanacağını ve başarısız olacağını da biliyorsunuz.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmalı. Bütün bu anormal yapının sorumlusu, çocuklara ödevler veren öğretmenler mi? Çocuklarının bu karmaşık yapıda takılıp kalmaması için çaba sarf eden anne-babalar mı?
Şimdi siz, hem 1900’lü yılların Katolik Avrupa’sının “klasik eğitim sistemini” ısrarla uygulamaya çalışın, modern eğitim sistemlerinden haberiniz olmasın hem de eğitimde yetersiz kalan çocukların kendilerini kurtarmak için buldukları eğitim fırsatlarını ellerinden alın… Bu haksızlık, hem de büyük haksızlık!
Sanki anne babalar çocuklarından ayrı kalmayı çok istiyor, sanki çocuklar her yerden heyula gibi hortlayan ödev, ders, sınav sözlerinden çok mutlular. Bunların hiçbirinin sorumlusu bu kişiler değil. Sorun ısrarla böylesi bir kaotik sistemi ülkemize dayatan eğitim yöneticilerinde.
Eğer varsa eğitimi kurgulayacak birkaç kişilik akil heyetiniz, sınavsız bir eğitim sistemi oluşturun. Sınavsız eğitim sistemi nasıl olur diye soruyorsanız, o zaman zaten sınıfta kalan siz olursunuz. Gidin bakın dünyanın eğitimdeki en başarılı ülkesi Danimarka’ya. Çocuklar 7. sınıfa kadar yazılı nedir, sözlü nedir bilmiyorlar bile. Sınavları yok 7’ye kadar. Okula keyifle gidiyor, “yaşama ait bilgileri” öğretmenlerinden keyifle öğreniyorlar. Sakın birtakım bahaneler üretip “Onların nüfusu, onların yaşam standartları” demeyin, özgür düşünün, açın ufkunuzu, neler göreceksiniz neler…
Kurun böylesi bir eğitim sistemi, görün bakalım aileler çocukları ile nasıl da buluşacak akşamları kestane patlatırken ocak üstlerinde… Ve babalar çocukları ile nasıl da sarmaş dolaş olacak ödevsiz ve sınavsız bir eğitimin huzurunu duyarken…